Baba tarafı Yalvaç'ın Müderris Mahallesi'nden merhum "Müezzin Kazım"ın torunu; Ankara'da uzun yıllar müteahhitlik yapan merhum Ünal Erkek'in kızı olan (Ankara doğumlu) Yurdagül Beyoğlu, azmi ve özgüveni sayesinde çoluk-çocuk sahibi olduktan sonra, Kuzey Kıbrıs'ta İletişim Fakültesini bitirdi.
Halen, Kıbrıs, Bulgaristan, Yunanistan ve Türkiye'de yayın yapan 20'ye yakın internet sitesi ve gazetede sosyal ve siyasi içerikli yazılarına yer verilen Beyoğlu, düşündüklerini saplantılardan uzak ve "aman şunu söylersem bu kırılır; şunu yazarsam bu gücenir." diye, kendisini sansürlemeden yazıya döken bir yazar.
Üslubundan kendisinin okumayı çok seven bir kişi olduğu hemen anlaşılıyor. Yani, "gazetede yazı yazmaya ne var? Ben, daha iyisini yazarım!..." diyenler gibi, birinci yazısını gönderdikten sonra, ikinci yazısı için 40 Çarşamba bekleten kişilerden değil!...
Keza, Yurdagül Beyoğlu'nun bir diğer farkı da hanım olma konumundan dolayı, bunu kendisi için bir avantaja dönüştürmeye ihti-yacının olmaması. Zira, evleninceye kadar taşıdığı babasının soyadı olan "Erkek" kelimesini de çağrıştıracak; hatta çoğu kişiden daha erkek bir kişilik yapısına sahip üretken bir beyin.
Yurdagül'ün, son günlerde Kuzey Kıbrıs'taki gösteriler ve Başbakan Erdoğan arasındaki polemiklerle ilgili olarak, Şeffaf Gazetesi'nde yayınlanan yazısının bir bölümünü paylaşıyoruz.
KIBRISLI: "ANAM BANA HERGÜN HAKARET EDİYOR!"
TÜRKİYELİ: "VERİN GİTSİN, KURTULALIM!" DİYE, DÜŞÜNMEYE BAŞLIYOR.
"TC Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'ye karşı yapılan provokatif hareketlerin bir sonucu olarak patladı. Ancak, haklılık konusuna gelecek olursak hem haklı hem haksız. Haksız olduğu kısım, yanlış bilgilendirilmesinde; burada, en düşük memur 10 bin TL almıyor!...
Ayrıca, sendikal hareketlerden hükümeti sorumlu tutması ve hükümeti; "sendikaları zapt edemedin!" yaklaşımıyla suçlaması da doğru değil. Zira, bazen ayarı kaçsa da KKTC, demokrasiyi sonuna kadar yaşayan bir ülke. Kıbrıs Türk Halkı da Yıllar yılı bağımsızlığı için savaşmış, büyük zorluklar ve baskılar altında dahi, kimliğini korumayı bilmiş.
Yani, iki toplumun kasıtlı olarak, birbirine düşürülmeye çalışıldığı gayet aşikar. Birileri bundan fayda sağlayacak, ancak bundan nemalanan taraflar, asla ve asla KKTC ile Türkiye olmayacak! O yüzden, KKTC Halkının "anam bana her gün hakaret edi-yor, sövüyor, ben bu hakaretleri hak etmedim!" sözlerine kulak vermeli. Ve Türkiyeli'de oluşmaya başlayan, "verin gitsin, kurtulalım!" fikrinin tehlikeleri sezilmeli."
HABER ARTI:
ERDOĞAN, RAUF DENKTAŞ'I DAVET EDİP, GÖNLÜNÜ ALMALI.
"Kuzey Kıbrıs'taki bazı Türkler; kendilerine Türk bile demiyorlar. 'Biz Kıbrıslıyız' gibi temelsiz, tarihsiz, kimliksiz bir kimlik icat etmeye çalışıyorlar. Türkiye'deki 'Türk demeyelim, Türkiyeli diyelim!' diyenlerin yaptığını yapıyorlar.
2004-2005 yıllarında; Başbakan Erdoğan, bugün çok kızdığı o kesime çok güçlü manevi destekler yaratmıştı. Dönemin cumhurbaşkanı Denktaş'a karşı yürütülen mücadele, Annan Planı için hükümetin yürüttüğü yoğun çaba; Rumlaşmaya hazır bu kesimi çok kuvvetlendirmişti. Rumcu Mehmet Ali Talat'ın cumhurbaşkanı yapılması da AKP desteği ile sağlanmıştı. Sanıyorum ki hükümet, artık o büyük hatasının farkına vardı. Şimdi Başbakan Erdoğan'a bir görev düşüyor: Rauf Denktaş'ı davet edip gönlünü almak..." (Rıza Zelyut 7.2.2011 Güneş)
Düşünceleriyle siyasi parti yönetimlerinin de ilgisini çeken Yazar hemşehrimiz ile, geçen hafta telefonla görüştük. Beyoğlu'nun fikir yazıları hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak isteyen okurlarımız, Google'a girip, ismini yazdıktan sonra, kendisiyle ilgili çok sayıda madde bulabilir.
MYO'DA KONFERANS SIRASI, YURDAGÜL BEYOĞLU'NDA.
Yalvaç MYO'nun, bu aydın hemşehrimize konferans-sohbet gibi imkanları tanıması, kendisinin yeni ve değişik görüşlerinden faydalanılması açısından faydalı olacak.