şiirler vardır ne manalar tasır bir harfinde bin ziyafet yedi tepe icinde okuda gör günesin batısını askı hisset istanbulu kesfet göremesende yıldızlara bakamadıysan o yerden ezanlarını duyamadıysan yedi tepeden yankılanan topragın suyla kucaklastıgı gibi kucaklas siirlerle
Rûhumun senden İlâhî şudur ancak emeli: Değmesin mâbedimin göğsüne nâ-mahrem eli; Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli, Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli. Yahya Kemal, işte böyle derin mânâlar ifade eden,ezan sesine bir dörtlüğünde böyle söylemiş ne güzel söylemiş.Minareler ve ezanlarımız hep var olacaktır Allahın izni ile ... Mehmet Akif'in "Ezanlar" (4) adlı şiirinde de benzer bir tabloyla karşılaşırız. Orada da bu İlahî ses, bütün cihanı sarsar. Ezan sesi gökyüzüne yayılınca her taraf nura garkolur. Ve gece karanlığında sadece cânân görülür, her yer Allah'ın varlığıyla dolup taşar. Allahu Ekber haykırışı Mevlâ'ya yükselince, varlığın o karanlık sinesi Sînâ'daki tecelli makamına döner. Allah bütün azametiyle ve hâkimiyetiyle hissedilir. Mesafeler her an onu anan sözlerle çınlar. Ezanlar, tesbihler, zikirler hep o hâkimiyete duyulan saygının ifadesidir. der... başka söze ne hacet....