Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu, ÖLÜNCE AMEL DEFTERİ KAPANIRMI konusu üzerine olacak. Bu konuyu araştırdığınızda, genellikle Allah’ın Resulünün bir hadisine nispet edilerek, şöyle anlatılır. Ölünce amel defteri kapatılır, ancak şu üç şey için açık kalır diyerek, şunlar söylenir. İnsan öldüğünde amelleri kesilir, şu üç şey hariç. Birisi sadaka-i cariye yani kesilmeyen akan sürekli anlamında, insan öldükten sonrada tüm insanların faydalanacağı hayırlı işler yapan, yani yaptığı hayrın öldükten sonrada insanlara faydasının devam ettiği işler yapanlar. İkincisi, tüm insanların yararına olan bir ilmi, toplumun faydasına sunan. Üçüncüsü de hayırlı evlat yetiştirenlerin amel defteri kapanmaz, diye topluma anlatılır.
Gelin bu konuyu rivayet edilen hadisler ışığında değil, Kur’an’ı referans alarak anlamaya çalışalım. Önce şunu söylemek isterim. Bir insanın ölünce amel defteri kapanır ya da kapanmaz şeklinde bir ayet Kur’an’da yoktur. Ama bizler bu konu ile ilgili Kur’an ayetlerini bir araya getirdiğimizde, ölen bir insanın amel defterinin kapanmış olacağını anlıyoruz. ÇÜNKÜ AMEL DEFTERİNİN YAZILMASINDAKİ AMAC, HESAP GÜNÜ İNSANLARIN YAPTIKLARINA İTİRAZ ETMELERİNİN ÖNÜNE GEÇMEK İÇİN, YAŞARKEN YAPTIKLARI KAYDA ALINARAK, BİR KANIT BİR DELİL OLARAK ÖNÜMÜZE GELECEĞİNİ SÖYLÜYOR KUR’AN. Bu durumda ölen bir insanın amel defterine, yaşamadığı için bundan sonra kayda alınacak bir bilgi olmaması gerekir. Amel defteri ne zaman yazılmaya başlanır diye düşündüğümüzde, sanırım hepimiz gerçekleri fark edebilme yaşına geldikten sonra, yaptığımız ve yapmamız gerekirken yapmadığımız tüm söylemlerimiz, davranışlarımızın yaşarken yazıldığını söyleyebiliriz. Biliyorsunuz Kur’an sağımızda ve solumuzda görevlendirilmiş melekler tarafından, bu kaydın tutulduğu bildiriliyor. Peki, ne için tutuluyor? Söylediğim gibi bizler için apaçık kanıt, delil olsun diye.
Gelelim Allah’ın Resulüne isnat edilen hadise. Önce şunu belirmek isterim. Bu şekliyle Kur’an’da bir bilgi detay yoktur. Kur’an’da ölünce amel defteriniz kapanır, hesap günü açılır diye açık bir ayet göremedikleri için olsa gerek, toplumu daha geniş bir hayır yapmaya, ilmi çalışmalara ve hayırlı bir evlat yetiştirmeye toplumu yönlendirmek için olsa gerek, böyle bir hadis rivayet edilir. Bunu Allah’ın Resulü söylemiş midir, ya da bu şekilde mi söylemiştir, doğrusu bilmemiz pek mümkün değil. Kur’an’ın geneline baktığımızda, zaten Allah bizleri hayırda yarışmamızı, Salih amel sahibi olmamızı ve ilimde yarışırsak, Kur’an gerçeklerine daha çok vakıf olacağımızı, hayırlı evlatlar yetiştirmenin hem kendimize hem de topluma faydalı olacağından bahseder. Yani gerçek Mümin zaten bunları bilir. Saydıkları güzel davranışları yapan, Salih amel işleyen kişilerin amel defteri kapanır mı konusuna geri dönelim. Bu konuyu rivayetler ışığında değil, Kur’an ışığında anlamaya çalışalım. Bakın Allah bu konuda verdiği örnekte ne diyor.
Yasin 12: ŞÜPHESİZ ÖLÜLERİ ANCAK BİZ DİRİLTİRİZ. ONLARIN YAPTIKLARI HER İŞİ VE BIRAKTIKLARI HER ESERİ YAZARIZ. BİZ, HER ŞEYİ APAÇIK BİR KİTAPTA KAYDEDERİZ. (Bayraktar Bayraklı)
Aslında ayette Allah, sorumuza çok açık cevap veriyor. Başka kaynaklara gerek yok. Allah ölüleri biz diriltiriz diyor ve ONLARIN YAPTIKLARI HER İŞİ VE BIRAKTIKLARI HER ESERİ YAZARIZ DİYOR. Hatırlatırım, tüm bu yazım işlemi, insan yaşarken olur. Elbette her sevabın değeri, ölçüsü de farklıdır, değerlendirmeye yapacak yalnız Allah’tır. Devamında da biz her şeyi, apaçık bir kitaba kaydederiz diyerek, aslında çok önemli bir konuya açıklık getiriyor. Bu ayetten de çok açık anlaşılıyor ki, amel defterine yazılanlar, yaşadığımız hayatımızda bizzat bizim yaptıklarımızın sonucunda oluyor.
Şöyle bir soru geldi aklınıza biliyorum. Anlatılan rivayet hadiste yapılan Sadaka-i cariye, yani insan öldükten sonra bile insanların faydalanacağı hayırlı işler yapanların durumu ne olacak, bunlarında mı amel defteri ölünce kapanacak diye sora bilirsiniz. Bu konuda Allah’ın Kur’an’da açık bir hükmü yok, yani böyle hayır yapanların öldükten sonrada, amel defteri kapanmaz, yaptığı ve insanların faydasına sunduğu o eserlerden, her gün amel defterine sevap yazılmaya devam edilir şeklinde, bir bilgi yok Kur’an’da. Allah açıkça böyle bir hüküm vermediyse, bizler asla veremeyiz. Aslında rivayet edilenler Kur’an’da olsaydı şöyle düşünebilirdiniz. Bir insan zengin olmayabilir, hatta ilim tahsil yapacak bilimsel gücüde sahip olamayabilir, ama kendi çapında sevap işleyen, hayır yapan bir insanda olabilir. Onun içinde bu dünyada herkesin sürekli istifade edecek, eserde bırakamayabilir. Hatta evladını çok iyi yetiştirmek için çaba harcayıp, başaramamışta olabilir. Bu durumda bahsedilen konuya çok büyük bir anlam yüklememiz, asla doğru olmaz diye düşünüyorum. Allah her kulunu, kapasitesi ölçüsünce sorumlu tutacağını söylüyor Kur’an’da. BU KONU ALLAH’IN TAKDİRİNDE VE BİZLERİN O ACİZ NEFİSLERİMİZİN, ADALET ANLAYIŞIMIZIN, ÇOK FAZLA SINIRLARI İÇİNDE OLDUĞUNU DÜŞÜNMÜYORUM. Bu ve benzeri konuları bizler, her nedense çok fazla abartıyor, işin özüne değil dış görünüşüne yani görsel açıdan bakıyoruz. Kur’an’dan konumuzla ilgili bir başka ayete bakalım.
Nisa 85: KİM İYİ BİR İŞE ARACILIK EDERSE, ONUN DA O İŞTEN BİR NASİBİ OLUR. KİM KÖTÜ BİR İŞE ARACILIK EDERSE, ONUN DA ONDAN BİR PAYI OLUR. ALLAH HER ŞEYİ GÖZETLEYİCİDİR. (Bayraktar Bayraklı)
Bu ayette sorumuza cevap veriyor. Her kim bu dünyada insanların faydasına olacak hayırlı bir işe aracılık ederse, toplumun istifadesine sunarsa, O işten kendisinin bir nasibi olur yani Allah katında sevap hanesine sevabı işlenir diyor. Kimde kötü bir işe aracılık ederse, oda onun cezasını görecektir diyerek, ne yaparsak bu dünyada bizlerin lehine ya da aleyhine kayda alındığı açıkça belirtiliyor. Bakın İsra suresi 13. Ayetinde, yine konumuzla ilgili nasıl bir bilgi veriyor Kur’an.
“HER İNSANIN AMELİNİ (VEYA KADERİNİ) BOYNUNA BAĞLADIK. İNSAN İÇİN KIYAMET GÜNÜNDE, AÇILMIŞ OLARAK ÖNÜNE KONACAK BİR KİTAP ÇIKARIRIZ.” (İsra 13 )
Bu ayetten de anlaşılacağı gibi, her insanın yaptıkları amel defterine yazılacak, öldükten sonra belirli bir süreye kadar kapalı kalacak ve hesap günü tekrar açılacak ki, AÇILMIŞ OLARAK ÖNÜMÜZE KONACAK DİYOR AYET. Yine şöyle bir soruda gelmiş olabilir aklınıza. Bizler öldükten sonra yaptıklarımızı kayda alan, kâtip meleklerin durumu ne olacak. Bu konuda da Kur’an’da bir bilgi olmadığı için, herkes kendi düşüncesini söyleyerek yorumlar yapmışlardır. Örneğin yapılanları kayda alan kâtip melekler, insan ölünce görevi sona ermiş olur ve melekler Allah’ı tesbih etmeye devam ederler diye görüş bildirenleri de okuyabilirsiniz. Tabi bunların hepsi rivayettir, kişilerin görüşleridir, Allah böyle bir bilgi Kur’an’da vermemiştir, bu durumda bu tür bilgileri dinin emri gibi göremeyiz. İLGİNÇ OLAN ÖLÜNCE YAPTIKLARIMIZI KAYDA ALAN, KÂTİP MELEKLERİN GÖREVİNİN SONA ERDİĞİNE İNAN MEZHEP İNANCI, SADAKA-İ CARİYE SEVABI ALANLARIN, AMEL DEFTERİNİN KAPANMAYACAĞINA İNANIRLAR. PEKİ, O MELEKLER GÖREVİNİ BIRAKMAYACAK MI? BIRAKIRSA KAPANMAYACAĞI SÖYLENEN, AMEL DEFTERİNİ KİM KAYDETMEYE DEVAM EDECEK? Allah’ın açıklamadığı, detay vermediği konularda, işte böyle fikirler yürütürsek aklımıza birçok sorular geliyor, ama mantıklı bir cevabı bulamıyoruz.
Sadaka-i cariye konusunda, konuyu doğru anlayabilmemiz için bir örnek vermek istiyorum. Okulda öğretmenimiz imtihan ederken, sorduğu her sorunun zorluğuna göre farklı bir puan verir. Bizlerde bu dünyada, aynı imtihanın bir benzerini yaşıyoruz. Bazen hoca öyle bir soru sorar ki, bu sorunun değeri, yüz üzerinden 50 puan değerindedir. İşte bazı kişiler öyle hayırlar yaparki, o kişi öldükten sonrada insanların yararına çalışmaya devam eder. Buda örneğini verdiğim gibi, Allah katında çok değerli olabilir ve O hayrın sevap katsayısı da Allah katında çok yüksek olabilir. Sadaka-i cariye konusunu, bu mantıkla düşünürsek taşlar daha rahat yerine oturur diye düşüncesindeyim. HATIRLARSANIZ ALLAH, BÜYÜK GÜNAHLARDAN SAKINIRSANIZ, KÜÇÜK GÜNAHLARIN ÜSTÜNÜ ÖRTERİZ DER. Demek ki büyük günahın karşıtı, BÜYÜK SEVAPLARDA VAR DEMEKTİR. Eğer bizler toplumun büyük bir kısmının faydalanacağı, güzel eserler bıraktıysak bu dünyada, yaptığımız bu hayır, biz öldükten sonrada kullanılmaya, istifade edilmeye devam ediyorsa, demek ki bu kişi ALLAH KATINDA BÜYÜK BİR SEVAP KAZANMIŞ DEMEKTİR. Yapılan bu büyük hayır, Allah’ın örneğini verdiği gibi BÜYÜK SEVAP, o kişinin birçok günahına karşılık gelecektir. Elbette bunun karşısında zaten o kişi, amel defterine çok büyük bir sevap yazdırmış olacak. HATIRLATIRIM BU AMELİN KARŞILIĞI BÜYÜK SEVAP, İNSAN YAŞARKEN KAYDA ALINMIŞTIR.
Lütfen şunu unutmayalım. Sadaka-i cariye diye isimlendirdiğimiz hayrı yapan kişi, eğer hayatında sürekli günah işlemişse, insanlara zararı dokunmuşsa, adaletsiz davranmışsa, ölüm vakti yaklaşınca tüm yaptıklarını unutturmak için, zenginliğini kullanarak dünyada kalıcı ve her insanın faydalanacağı eserleri yapmasının, çok fazla önemi olmayacaktır. Lütfen bu konuyu değerlendirirken, içini kendi nefsimizde doldurup şekillendirmeyelim. HİÇ BİR ŞEY, DIŞARIDAN GÖRÜNDÜĞÜ GİBİ DEĞİLDİR. ONUN İÇİN KİMİN EN DOĞRU YOLDA GİTTİĞİNİ, TAKVA SAHİBİ OLDUĞUNU ALLAH, YALNIZ BEN BİLİRİM DİYOR. Allah, fakir ama gönlü zengin bir insanın yapacağı öyle bir hayır vardır ki, milyonlarca liraya yapılacak sürekli insanların hizmetine sunulan hayırdan belki de de daha üstündür Allah katında. En doğru değerlendirme yapan hatasız ölçen, biçen yalnız Allah’tır.
Bizler her nedense Kur’an’ın açıklamadığı, detay vermediği konuları daha çok merak etmişiz ve onların üzerinde daha çok durmuşuz. Anlatılan rivayetleri de, nefsimizin etkisiyle gerçek gibi inanmakta bir sakınca görmemişiz. Hâlbuki bizlere düşen açıklanmamış, detay verilmemiş konular üzerinde durmak yerine, açıkça Allah’ın hükmettiği konular üzerinde durup, anlamaya çalışıp hayatımıza geçirmek olmalıdır.
Dilerim Allah’tan, Kur’an gerçeklerini anlayabilmek adına çaba harcayan batılın ve rivayetlerin değil, HAKKIN İPİNE SARILAN, ALLAH’IN HALİS KULLARINDAN OLURUZ.