Değerli din kardeşlerim. Bugün sizlere öyle bir ayet hatırlatmak istiyorum ki, biraz düşündüğümüzde, günümüzde yapılan yanlışları adeta Rabbimiz yüzümüze vuruyor ve bizleri ikaz ediyor. Önce ayeti yazalım, daha sonrada üzerinde birlikte düşünelim.
Enam 116: Eğer yeryüzündekilerin çoğuna uyarsan, seni Allah yolundan saptırırlar. Onlar ancak zanna uyuyorlar ve onlar sadece yalan uyduruyorlar.
Ayetteki uyarıyı görüyor musunuz? Bu sözleri duyunca aklıma bir kardeşimizin benim yazıma verdiği cevap geldi. Kendini akıllımı zannediyorsun, bu söylediklerini İslam toplumunun genel çoğunluğu kabul etmiyor. ÇOĞUNLUĞA MI UYALIM, SİZİN GİBİ AZINLIĞA MI demişti.
Gerçektende bu sözler çok söyleniyor, toplum arasında. Bir başka deyişle inancımız Kur'an a göre değil, genel çoğunluğun kabul gördüğü, kabul ettikleri, inandıkları din adına kıstas alınıyor. Bu ne büyük yanılgı. Eğer Kur'an ı bir kez anlayarak, düşünerek okumuş olsaydık, bu sözleri söyleyenlerin aldatmacalarına asla inanmazdık.
Din çoğunluğa göre değil, yalnız ve yalnız Kur'an ın apaçık hükümlerine göre yaşanır, lütfen bu gerçeği unutmayalım. Eğer unutursak, yukarıdaki ayetin sonunda Allah ın söylediği gibi, dinimizi, imanımızı ZANNA yani şüphelere göre, emin olmadığımız bilgiler, rivayetlere göre yaşarız. BUNU YAPANLARIN ALLAH, SADECE YALAN SÖYLEDİKLERİNİ, KENDİLERİNİ KANDIRDIKLARINI SÖYLÜYOR. Bu duruma düşmek istemiyorsak, lütfen emin olmadığımız bilgilere göre değil, Kur'an a göre yaşayalım.
Bu ayetten bir ayet öncesine bakalım şimdide, konuyu daha iyi anlayabilmek için.
Enam 115: RABBİNİN SÖZÜ, DOĞRULUK VE ADÂLET BAKIMINDAN TAMAMLANMIŞTIR. O'nun sözlerini değiştirecek kimse yoktur. O işitendir, bilendir.
Bakın ne diyor Yaradan. Allah ın sözü, doğruluk ve adalet bakımından tamamlanmıştır diyor. Yani sizlere gerekli her konu Kur'an ın içinde tastamam vardır diyor. Ama bizler ne diyoruz bunca açık ayetleri gördüğümüz halde, Kur'an da her bilgi yoktur, özet bilgiler vardır. İslam tam ve eksiksiz öğrenmek istiyorsak, fıkıh kitaplarına bakmalıyız.
Düşünebiliyor musunuz Allah bizleri Kur'an ile sınırlıyor, ama birileri Kur'an ın dışına çıkmamız için zorluyor. Sizce hangisini yapmamız en doğrusudur? Ayetin sonunda, Allah ın sözlerini değiştirecek kimse yoktur diyor. Ama bizler Kur'an ı anlayarak okumadığımız için, farkında olmadan Allah ın hüküm vermediği şeylere inanıyor, daha da kötüsü hüküm verdiği konuların tam tersini, bunlarda dinin emri diyenlere inanmakta bir sakınca görmüyoruz.
Konuyu daha da iyi anlayabilmek için, yine bir ayet geriye daha gidelim.
Enam 114: ALLAH'TAN BAŞKA BİR HAKEM Mİ ARAYACAĞIM? Halbuki size kitabı açık olarak indiren O'dur. Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler, Kur'ân'ın gerçekten Rabbin tarafından indirilmiş olduğunu bilirler. Sakın şüpheye düşenlerden olma!
Yaradan Allah dan başka, bir hakem mi arıyorsunuz diyor. Yani Allah ın Kur'an da verdiği hükümlerin dışına çıkmayın, onun hüküm vermediği bir şeyi de sakın din adına inanmayın diye açıkça söylüyor. Ama bizler Allah ın kitabını rehber almaktan çok uzak inancımızı yaşadığımız için, genel çoğunluğumuz Kur'an ı hakem tutmak yerine, beşeri odakları rehber edinmekten hiç şüphe duymuyoruz. İşte çoğunluğa hiç düşünmeden, araştırmadan uymak, bu kadar tehlikeli.
Ayetin devamında da bahsettiğimiz konuya açıklama getiriyor ve diyor ki, hâlbuki kitapta açıkça her konudan bilgiler veren Allah tır. Gerçek iman edenler bunu bilir ve asla Kur'an ın sınırlarını zorlamaz, onu rehber edinir. Ama çoğunluğa düşünmeden uyanlar, söylenen zan ve rivayetleri, Kur'an a danışmadan inananlardan sakın olmayın diyerek, çok net bir mesaj veriyor Yaradan.
Allah Kur'an ı rehber almayıp, beşeri bilgileri, düşünceleri, inançları, atalarının itikatlarını rehber alanların, gerçekleri asla görmeyeceğini söyler. Bu toplumların, şeytanın oyuncağı olacağını anlatır bizlere. Kur'an Yunus suresi 100. ayetinde, aklını kullanmayanlara, düşünmeden nefsinin dürtüleri ile yaşayanlara, azabı, pisliği vereceğini söyler.
Toplum olarak gönül gözümüzün açık, Allah ile aldatanların yalanlarını fark etmek istiyorsak, hurafeye, sanıya, rivayetlere değil, Kur'an ın ipine sarılmalıyız. Bunu yapamayan toplumları, birileri her zaman çıkarak Allah ile inancı ile mutlaka aldatacaktır. İŞİN KÖTÜSÜ BÖYLE TOPLUMLARIN, ALDATILDIĞININ, KANDIRILDIĞININ FARKINDA OLAMAMASIDIR. Sanırım buda Rabbimizin verdiği bir ceza olsa gerek. Neye layıksak onu yaşayacağız.
Bizler günümüzde öyle bir din yarattık ki nefsimizde, Allah ın kitabından çok uzak. Allah Kur'an ın ipine sarılın dedikçe, bizler sanki Yaradan la inatlaşırcasına, edindiğimiz velilerin, şeyhlerin kitaplarına sarıldık. Böyle yapınca da sonuç ortada. GÖZLER PERDELİ, KULAKLAR VE GÖNÜL MÜHÜRLENMİŞ.
Dilerim Allah dan, Kur'an ın sınırlarını bilen, hurafe ve zanna değil, Kur'an ın ipine sıkı sıkı sarılan, çoğunluğa değil, hakkın ardından giden, gözlerinde perde, gönüllerinde mühür olmayan, Allah ın halis kullarından oluruz.
Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK