Sayın hemşerilerim,
Değerli kardeşim Ali Osman Şamlı, yazılarımı takip ediyor olmanız benim için büyük onur. Sizleri hasretle kucaklar size ve sevdiklerinize kucak dolusu sevgi ve saygılarımı sunarım.
Zamanın her anı bütün insanlar için ayrı bir değere sahiptir. Yaşadığımız anın kıymetini çoğu zaman bilemeyiz. Ne zamanki elimizde olanları kaybederiz: o zaman, bize geçmiş daha tatlı gelmeye başlar. Hatırlayın şöyle birkaç yıl öncesini özlemle andığınız zaman dilimleri ne kadar çoktur. İşte bu gün, şu an, yarın için geçmiş zaman olacak. Peki, bu günün kıymetini bilebiliyor muyuz? Egomuza söz geçiremediğimiz anlarda dostlarımıza arkadaşlarımıza verdiğimiz üzüntünün telafisi yarın mümkün olabilecek mi? Ufacık çıkarlar için harcadığımız samimiyet dolu sohbetlerimizi yarın tekrar yapabilecek miyiz? ' ben ' diye başlayan ve hep ' ben ' diye biten ve ' ben' üzerine bina ettiğimiz küçücük dünyamızda her gün biraz daha yalnızlaştığımızın ne zaman farkına varacağız?
Birbirimize ne kadar çok ihtiyacımız var farkında mısınız? Yarın her birimizin çocuğu büyüyecek ve çocuklarımız birbirlerine ihtiyaç duyacaklar. Her biri başka bir meslekle iştigal olacak. Peki, aramızda büyütüp geliştiremediğimiz dostluklarımızı arkadaşlıklarımızı çocuklarımıza nasıl aktaracağız? Onlara mutlu bir geleceği nasıl bırakacağız?
Bakın aynı gök kubbenin altında, aynı havayı teneffüs ederek yaşıyoruz. Aynı şehirde, aynı mahallede, aynı binada beraberiz. Peki, birbirimize neden selam vermiyoruz? Birbirimizi birleştirici, aramızdaki dostluk ve samimiyet duygularını pekiştirmek yerine, birbirimize güven ve samimiyet duygularımızı körelten yanlarımızı geliştiriyoruz. Etrafımıza gülümseyerek bakmak, güvenmek ve güven vermek yerine şüpheli, sorgulayıcı, hatta yargısız infaza varan tavırlar sergiliyoruz.
Mutlu olmak etrafımızdakileri mutlu etmek bizim dilimizde. Öncelikle selam. Birbirimize mutlaka selam verelim. Tanıyalım ya da tanımayalım fark etmez, sadece aynı gök kubbeyi paylaşıyor olmamız hatırına selam. Yüce peygamberimiz bakın ne buyuruyor: Size yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir işi göstereyim mi? Selamı aranızda yaygınlaştırınız. Bir başka sözünde ise "İnsanların en âcizi dua etmeyen, en cimrisi de selam vermeyendir " buyuruyor.
Selam vermediğimiz için birbirimizi tanıyamıyoruz. Birbirimize yaklaşamıyoruz. Birbirimizle paylaşamıyoruz ve paylaşamadığımız için de kaynaşamıyoruz. Birbirimizi kafamızda geliştirdiğimiz kendimize ait düşüncelerle tanıyoruz. Ve çoğu zaman da ön yargıya varan düşünceler geliştiriyoruz. Selam; dedikoduyu, gıybeti, kıskançlığı, önyargıyı yok etmenin ilk adımı. Hadi hepimiz bu ilk adımı atalım sonrası zaten gelecek çünkü bizler; mekânlara ve zamanlara sığmayan Yunus'un, Mevlana'nın, Yesevi' nin, Hacı Bektaşi Velinin torunlarıyız. Bizim anlayışımızda:
Gel, gel, ne olursan ol yine gel
İster kâfir, ister Mecusi,
İster puta tapan ol yine gel,
Bizim dergâhımız, ümitsizlik dergâhı değildir,
Yüz kere tövbe etmiş olsan da yine gel.
Şu toprağa sevgiden başka tohum ekmemeliyiz,
Şu tertemiz tarlaya başka tohum ekmemeliyiz biz.
Beri gel beri. Daha da beri! Nice bu yolculuk! Niceye şu yol vuruculuk?
Mademki sen bensin, ben de senim, niceye şu senlik benlik.' düşünceleri vardır.
Bizi biz yapan değerlerimizin üzerine küller serpmezsek, ayrılıklarımızı parlatmazsak, aramızdaki hoşgörü ve diyalog köprülerini daha güçlü kılarsak; şu fani dünyada bizden daha güçlü bir ülke - toplum, bizden daha mutlu bir millet olur mu? Bayrağına, milletine, atalarından gelen değerlere bizim kadar sıkıca sarılan, zalime karşı her daim mazlumun yanında olan bizim milletimiz kadar samimi başka bir millet var mıdır acaba? İşte bu güzel hasletlerimizi daha da güçlendirmek için herkese kucak dolusu selam!
Saygılarımla
Yunus KOŞAR
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni
yunuskosar@yunuskosar.com