DEVLET VE HÜKÜMETİ KENDİ MALİ ve KORUYUCUSU TANIMAK; BİR MİLLET İÇİN BÜYÜK NİMET VE ŞEREFTİR.
- VATAN, BÖLÜNMEZ BİR BÜTÜNDÜR!
(5.2.1924)
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK *****************************
VATAN'ın ve MİLLET'in BÖLÜNMEZ olduğu hususu , ATATÜRK İLKELERİ'nin en önemlilerinden biridir...
Aslında ister SALTANAT, ister CUMHURİYET olsun, TÜRK VATANI'nın bölünmesi düşünülemez!..
Ama bu, OSMANLI döneminde sağlanamadığı için; ATATÜRK, CUMHURİYET'in temeline bu iki taşı yerleştirmiştir.
İşte bu yüzden hem "Atatürkçü" geçinen, hem de "bu konunun tartışılabileceğini" söyleyen soysuzlar, kanımızı donduruyor!..
TÜRK VATANI, zaten bölüneceği kadar bölünmüş, 1900'de 4.5 milyon kilometre kare toprağa sahip bir ülke iken 780.000 km. kareye inmiş, MİSAK-I MİLLİ çizgisi bile koruyamamıştır.
BUNDAN SONRA BİR KARIŞ BİLE TOPRAK VERİLEMEYECEĞİ GİBİ, ARTIK BİZİM OLAN VE HAKSIZLIK EDİLEREK ELİMİZDEN ALINMIŞ OLAN TOPRAKLARI GERİ ALMA SÜRECİNE GİRİLMİŞTİR.
KIBRIS, MUSUL-KERKÜK, BATI TRAKYA, Ege'deki ANADOLU ADALARI, ŞARKİ RUMELİ, BATUM VE HALEP BİZİ BEKLEMEKTEDİR!..
Bu toprakların bizim olduğunun delili de, 2. Dünya Harbi'nde hem Almanlar'ın, hem Ruslar'ın bu toprakları bize teklif etmeleridir.
Hal böyle iken hiç bir BÖLÜNME tartışmasına müsamaha gösterilemez!.. Bizden toprak istemek için ağız açanların, ağzına mutlaka TOPRAK doldurulmalıdır!..
Öte yandan MİLLET de TEK'tir, BÖLÜNEMEZ!..
Bizden kopan Rum, Ermeni ve Araplar hemen derhal başkalarının uşağı haline gelmişlerdir...
Başkaları için savaş hattına sürülmüşlerdir...
Ermenistan, Yunanistan, Arap ülkeleri, Balkan ülkeleri TÜRKİYE'den koptuktan sonra en az 2 savaş daha görmüşlerdir!..
Bu da, bizden kopmak isteyenlerin kulağına küpe olmalıdır!..
Yunanistan, Ermenistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Katar, Suudi Arabistan, Lübnan, Ürdün "sun'i" olarak BATILILAR tarafından kurulmuş devletler oldukları için; hiç bir zaman BATI HEGEMONYASI'ndan kurtulamayacaklar, sözde "bağımsızlık"larının bedelini, UŞAKLIK'la ödeyeceklerdir.
Bu katara şimdi bir de kürt topluluğunu eklemek istiyorlar... Onda başarı sağlarlarsa, arkadan Laz, Çerkez toplulukları gelecektir. Buna da asla izin verilemez!..
Kürt ve diğer etnik topluluklar vardır...
Ama bunlar bir MİLLET değildir!..
Hiç bir zaman kendi gücüyle DEVLET kurmamış topluluklar milletleşemez!..
Sun'i devlet kurmuş olanlar da, MİLLET olmadığı için, o devlet uzun ömürlü olmaz...
Somali, Ruanda buna en iyi örneklerdir.
Bir insan kürt kökenli olabilir, ama TÜRK MİLLETİ'ndendir...
Eğer "değilim" diyorsa, yapılacak şey ona toprak vererek sun'i bir devlet kurdurup, BATI'ya uşak olmasına yol açmak değil; kendini "vatansız" ilan edip hangi ülkede yaşamak istiyorsa, oraya gitmesini sağlamaktır!..
TÜRKİYE CUMHURİYETİ'ni kuran insanlara TÜRK denir, o kadar!..
Bu ülkede kendini TÜRK sayanlardan başkasına hayat hakkı yoktur, MİSAFİR olmanın, veya himayemize sığınmanın dışında!..
ATATÜRK, her ne kadar CUMHURİYET'i kuran herkesi TÜRK sayarak ayırım yapmıyorsa da, büyük bir önsezi ile CUMHURİYET'in dayanağını TÜRK TOPLULUĞU olarak gösteriyor...
Bu, şu anlama gelir:
Her ne kadar biz ayırım yapmıyorsak ta, bazı hainler DEVLET'i ve CUMHURİYET'i hedef alabilirler...
O zaman IRKEN TÜRK olanlar sorumluluğu üstlenerek, meydanı bu sütü bozuklara bırakmamalıdır!..
ATATÜRK bu teşhisi yaptıktan sonra, BÜTÜNLÜĞÜN KORUNMASI'nı DİN, DİL, TARİH, KÜLTÜR, GELENEK, GÖRENEKLER'e önem vermeye bağlamıştır.
İşte bu konulara önem verilmediği, hatta 50 yıldır kasıtlı olarak bunlar ihmal ve tahrip edildiği içindir ki, bugün bütünlüğümüzü tartışır duruma geldik.
Ayırımcılık güden topluluklardan hiç birinin TÜRK'ten farklı bir yanı yoktur... DİN'i, TARİH'i, KÜLTÜR'ü birdir...
"Ben Kürd'üm, ben şuyum, ben buyum" diyenin herhangi bir TÜRK'ten farkı; "Ben Kayseri'liyim" diyenin Malatya'lıdan farkı kadardır...
Edirne'linin Afyon'ludan, Muğla'lının Yozgat'lıdan farkı, belki daha fazladır!.. Öyleyse bunların özü birdir!..
Rıza Nur, "Rusya'daki Çerkez ve Lazlar TÜRKİYE için canlarını vermeye razı iken, yurt içinde olanların ayırımcılık yapması"na hayret eder...
Bizim kürt kökenli vatandaşlar, ORTA ASYA'da kendini TÜRK sayanlardan daha çok bize benzer...
Onlar bize yaklaşırken, şaşkın kürt ayırımcılar uzaklaşmaya çalışır.
"Efendim, ama bunlar kürtçe konuşuyor" diyenler mugalata yapmaktadır...
Bir defa KÜRTÇE DİYE BİR DİL YOKTUR...
Kürt aşiretlerinin konuştuğu "ağız"lar vardır, kendileri de birbirini anlamaz!..
Mesela Talabani'ye bağlı aşiretler Soranı, Barzani'ye bağlı aşiretler Kırmanç ağzı kullanırlar ve birbirlerini anlamazlar.
Bizim Zazalar ise hiç birini anlamaz.
Bir de Gurani konuşanlar vardır...
Şimdi bunların hangisi kürtçe?..
Hangisi ile "Kürtçe TV yayını" yapıyorsunuz?..
Yapılan yayınları dinleyen Mahzun Kırmızıgül "Benim anam Zaza... ama o yayını anlamıyor," demiştir.
Çünkü Zazaki de kendi içinde ağızlara ayrılır!...
Bir "ağız"ın dil olması için "yazılı" olması, "dilbilgisi" kuralları olması gerekir.
Uluslara "kendi kaderlerini tayin hakkı" tanıyan LENİN'in, 100-150 binlik topluluklara özerk bölge verirken bile, kürtlere böyle bir imkan tanımamasının sebebi de, "kürtçe"nin yazılı olmamasıdır.
Halen dünyada 3000 kadar "dil" olmasına rağmen, sadece 170 kadar devlet vardır.
Nijerya'da 80 ayrı "dil" vardır.
Hiç biri ile anlaşamadıklarından resmi dil İngilizce'dir.
Hindistan ve Çin'in her birinde 100 kadar "dil" vardır...
Belirttiğimiz 170 devletin yarısından fazlası da "uyduruk" veya "uydu" devlettir...
Somali gibi hiç bir ortak otoritenin olmadığı, Ruanda gibi bir kabilenin durup dururken diğerini boğazlamaya başladığı, veya Kuveyt gibi birisi "höt!" dediği anda kralının yurt dışına kaçtığı ülkeleri, biz DEVLET saymayız.
Öte yandan her konuşulan "ağız"ı dil, o topluluğu da "millet" sayarsak;
Çingeneler, uyuşturucu bağımlıları, hatta homoseksüellerin de kendilerine has bir "dil"leri vardır.
Onlara da "bağımsızlık" vermek gerekir!..
Bunu "en demokratik" Batı ülkeleri bile düşünmüyor!..
"Kürtçe"nin bir dil olmadığının en büyük delili de "kürtçe" çıkan dergilerdir.
Bir halka ve bir millete hitap etmedikleri için 1-2 binden fazla satamazlar.
Türkiye'deki İngilizce Daily News bile daha çok satış yapıyor.
Üstelik bu "kürtçe" yayınları alanların çoğu, meraklı TÜRK'LER'dir... Bir tanesi de biziz. (Meraktan)
Kaldı ki, "kürt" kelimesi bile "kürtçe" değildir, o topluluğa başkalarının verdiği TÜRKÇE bir addır!..
Onlar kendilerini "Zaza, Kırmanç, Güran, Dersimli" diye anar...
Birbirine de muhaliftirler.
En bariz örneği Kuzey Irak'ta bir türlü "devlet"leşemiyen kürt aşiretleridir.
Hâlâ birbirlerini vurup duruyorlar.
Bu konuda daha önce naklettiğimiz Ziya Gökalp'in değerlendirmesi, en doğrusudur.
Kürt kelimesi baştan beri "dağ göçebesi" anlamında kullanılmıştır.
Dağdan ve göçebelikten uzaklaşanın, bir nesil sonra "kürtlüğü" kalmaz.
Bunun en bariz örneği de büyük şehirlerimizdir.
İSTANBUL, ANKARA, İZMİR, hatta DİYARBAKIR'da HAKKARİ'den, ŞIRNAK'tan daha fazla "kürt" yaşamasına rağmen; bu yerlerdeki anarşi ve terör daha azdır.
"kürtçü" gösterilere 15 milyonluk İSTANBUL'da 1000 kişi bile katılmaz!.
Şu halde eğer DİN, TARİH, KÜLTÜR ve GELENEKLER ön plana alınırsa, ülkemizdeki hiç bir bölgenin diğerinden bariz farkı yoktur...
Fark, coğrafi yapıdan kaynaklanan "kalkınmışlık" farkıdır, "eğitim" noksanlığıdır, EKONOMİK temele dayanır.
Bunun da çözümü "bölünme" olamaz, o zaman Güney Doğu, Batı Anadolu'nun imkânlarından mahrum kalır, daha da fakirleşir, HIRİSTİYAN BATI'ya yem olur.
Biz ne oradaki kürt kökenlileri, ne de orada nüfusun çoğunluğunu teşkil eden TÜRKLER'i böyle bir kadere mahkûm etmeyiz!..
Buna asla fırsat vermeyiz!
Biz TÜRKLER hem CUMHURİYET'in, hem DEVLET'in, hem de VATAN'ın uyku bilmez MUHAFIZ'ıyız!
ATATÜRK'ün dediği gibi;
VATAN VE MİLLET BÖLÜNMEZ BİR BÜTÜNDÜR!..
PARÇALANMAZ, BİRBİRİNDEN AYRILMAZ!..
GEREKİRSE BU UĞURDA CANIMIZI VERİRİZ,
AMA DAHA ÖNCE, BUNA İTİRAZ EDENİN CANINI ALIRIZ!..
Siteye bulup koyduğunuz yazı fevkalade güzel size teşekkür ediyor artık yanlız olmadığı düşünüyorum.Çünkü site kurulduğundan beri ,Çok değerli bir kaç arkadaşım hariç...daima insanların Milli meselelere olan dıuyarsızlığından hep yakınmışımdır.Daima o kurtuluş savaşı yılllarında ve devamında da Atatürkün ölümüne kadar olan süre içinde ki Vatan ve Cumhuriyet ruhunun Atatürkten sonra Emperyalist güçlerinde etkisi ile yok edilmekte olduğunu 2002 den günümüze de Ülkemizin bölünmez bütünlüğün yok edilme sürecinin hız kazandığını düşünenlerdenim.paylaşımınız için teşekkür ediyor ve bende yorumda bulunmak istiyorum.
Ülkemizde kürt kimliğini kullanarak yapılanın bir açılım olduğu doğrudur.Ama bu açılım gerçekte ,Türkiye'yi bölme parçalama ve yok etme açılımıdır.Bu planı Lozanı tanımayan hala Sevr hayali peşinde koşan Amerika uygulamaya koymuş ve maalesef 2002 den bu güne ve sonrası ne kadar sürer hep beraber göreceyiz. Cumhuriyetten günümüze Bütün tarihsel kanıtlar, ABD dış politikası ile ilgili olarak, hep aynı hedefi işaret ediyor: ABD Anadolu'da bağımsız, onurlu, güçlü bir devlet istemiyor. Bir bakıma geçmişte Avrupa'nın ve Rusya'nın uyguladığı Osmanlı'yı çökertme politikasını o devralmış bulunuyor. ABD'nin yurdumuzun doğusu ve Kuzey Irak'ta izlediği politika arasında çok yakın benzerlikler vardır. Bu politika "Kürt Planıdır" ve ABD'nin Asya'yı işgale yönelik çok daha büyük planının bir parçasıdır. ABD ve Batılı ülkeler; bölgedeki petrol ve su kaynaklarını kendi çıkarları yönünde kullanmayı hedeflemekte. Bunun bir aracı, orada ABD'nin denetiminde, uydu bir Kürt devleti kurmak. Ayrıca, bu devlette konuşlandıracakları silahlı kuvvetlerle, bölge ülkeleri olan İran, Irak, Suriye ve Türkiye üzerinde bir tehdit gücü yaratmak istiyorlar.Irak'ı bu maksatla önce dörde böldüler. Güneyi Şiilere, orta kesimi Saddam yönetimine, petrol alanı olan "Kerkük-Süleymaniye-Erbil" bölgesini de Talabani ve Barzani yönetimindeki Kürtlere ayırdılar. Türkiye sınırına yakın bölgeyi ise boş bıraktılar. Burayı da PKK'nın yerleşmesi için ayırmışlardı. Yıllarca önce Kürt lideri Molla Mustafa Barzani de CIA tarafından desteklendi, koruma altına alındı. Kuzey Irak'ta kurulmakta olan "kukla Kürt devleti"nin tohumları o zaman atıldı. Ardından planın ikinci aşamasına geçtiler: Irak'ın bütününü işgal ettiler. Sıra üçüncü aşamada! -ABD Başkanı Wilson (1918): Türkiye haritadan silinmeli! demişti hatırlamakta fayda var.-10 Ağustos 1920 Sevr Antlaşması maddelerinden: Doğu Anadolu'da bağımsız bir Ermenistan devleti kurulacak; bu devletin sınırları ABD tarafından saptanacaktır. Aynı bölgede özerk bir Kürdistan devleti kurulacak. Bu devlet bir süre sonra tam bağımsız olacak.maddesi ABD'nin tek emelidir.bu nedenledirki Lozanın altında imzası yoktur.yani Türkiye Cumhuriyeti Devleti ni tanımamıştır.oABD hala Sevr işgali planı pelindedir.- Kurtuluş Savaşı sırasında Kâzım Karabekir Paşa'nın Atatürk'e gönderdiği 10 Mart 1920 tarihli yazıdan: "İngilizlerin yoketme planının ana çizgileri; önce Kürdü, hattâ Çerkezi ayırmak, Türkleri birbirine düşürmek, Anadolu'yu paylaşmak ve orada kendilerine sâdık kültürler oluşturmaktır." vardır.
- Mustafa Kemal Atatürk: "Türk ulusunu mahvetmeden, Kürt devleti kuramazlar." DEMİŞTİR.UNUTMAYINIZ.ATATÜRK.Gelecekte bu tehlikeyi bildiğinden 18 yıllıık 1920-1938 dönemleri arasında sürekli Kürt isyanı ile karşı karşıya gelmiş ve bu grupları dağıtmıştır. ANCAK.ATATÜRK'ten sonra ,İsmet Paşa ile başlayan teslimiyetçilik, Mendereslerden, Demirellerden, Özallardan geçerek sonunda bizi ne hallere sürükledi Neymiş? Türkiye demokratikleşiyormuş. Siz kimi kandırıyorsunuz? Türkiye'de artık her şeyi AB (Fransa ve Almanya) belirliyor, ABD belirliyor, onların içerdeki uzantıları belirliyor. Bugünümüzü, geleceğimizi, sonumuzu... artık biz değil biizm adımıza başkaları belirler olmuştur.Ve bu süreç Son 7 yıl hükümeti ile vatana ihanet hız kazanmış bölünme çabuklaştırılmış ve ABD ye uşaklık görevimizi fazlasıyle yerine getirmiştir.Bu hükümetin vatana olan ihaneti kadar bu iktidarı alkışlayan destekleyenlerde eş değerde suçludur.Milyonlarca kurtuluş savaşı şehitlerimiz gazilerimiz ve devamında bu vatan için şehit olanlar haklarını bu siyasi iktidardan ve onları destekleyen halktan ebedi alemde haklarını alacaklardır......