Asr Suresi 1-2-3. Ayetleri Göz Ardı Etmeyelim. Allah'ın İstediği Kullarından Olalım.
Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmeye davet etmek istediğim sure ASR suresi olacak. Bu sure 3 ayetten oluşuyor. Eğer üzerinde dikkatle düşünmeden okur geçersek, kıssadan hisse almamız asla mümkün olmayacaktır. Zaten İslam toplumuna baktığımızda, ders almadığımız anlaşılıyor. Allah özellikle bir başlık altında, bu kısa sureyi göndermesinin, çok önemli bir sebebi olmalı. Çünkü bizler öncelikle Allah’ın bizlerden ne istediğini, nasıl bir kul olmamızı tavsiye ettiğini anlamak yerine, öncelikle yapmamız gerekeni yapmayıp, daha sonra yapmamız gerekenleri yaptığımızdan, YAPTIKLARIMIZIN KARŞILIĞINIDA ALLAH’TAN GÖREMİYORUZ. Bir binanın temelini sağlam atamadıysak, daha sonra yapacaklarımızı istediğimiz kadar özenle yapmaya çalışsak ta, hiçbir faydası olmayacaktır. Konumuzla ilgili ayeti önce yazalım.
ASR 1-2.-3: ANDOLSUN ZAMANA Kİ, İNSAN GERÇEKTEN ZİYAN İÇİNDEDİR. ANCAK, İMAN EDİP DE SÂLİH AMELLER İŞLEYENLER, BİRBİRLERİNE HAKKI TAVSİYE EDENLER, BİRBİRLERİNE SABRI TAVSİYE EDENLER BAŞKA (ONLAR ZİYANDA DEĞİLLERDİR). (Diyanet meali)
Allah tek bir surede, biz kulları için çok önemli bir konuya açıklık getirmek için, bu sureyi özellikle indirdiği anlaşılıyor. Elbette bizlerin yaptığı yanlışlara, dikkat çekmek için. Rabbimiz biz insanların yaptığı yanlışlardan dolayı kızgınlığını belirterek, İNSAN GERÇEKTEN ZİYAN İÇİNDEDİR DİYOR. Yani yaptıklarımızın hepsi, boşa gidiyor diyor Rabbimiz. Yine buna benzer ikazını, Yusuf suresi 106. Ayetinde ne diye uyarıyordu hatırlayalım. “ONLARIN ÇOĞU ALLAH’A, ANCAK ORTAK KOŞARAK İNANIRLAR” Demek ki Allah biz iman edenlerden, öncelikle çok önemli bazı şeyler istiyor ve yanlış yapıyorsunuz diye uyarıyor. Ayette çok özel başlıklarla, iman ettiğini söyleyen biz kullarından bakın neler istiyor.
Allah, iman ettiğini söyleyen benim kulum öncelikle, SÂLİH AMELLER İŞLEMELİDİR DİYOR. Yani insanlar arasında ayırt etmeden iyilikler yapan hayırda ve barışta yarışan doğru, dürüst sözüne güvenilir örnek bir insan olmamızı istiyor ve ancak böyle kullarım ziyana uğramayanlardır diye belirtiyor. Demek ki Allah öncelikle iman eden kulundan bunu istiyor. Yine ayetin devamında Allah biz kullarından, bakın nasıl bir insan olmamızı istiyor. “BİRBİRLERİNE HAKKI TAVSİYE EDENLER.” Peki, sizler HAKKI tavsiye eder sözünden ne anladınız? Onu da Allah Kur’an’da apaçık bildiriyor ve bakın ne diyordu Bakara 147. Ayetinde. “HAK RABBİNDEN GELENDİR, ARTIK SAKIN ŞÜPHE EDENLERDEN OLMA.” Demek ki iman ettim diyen ziyana uğramayacak, Allah’ın huzurunda yüzü kara çıkmayacak Allah’ın sevgili kulu, İMAN EDEN DİN KARDEŞİNE YALNIZ HAK OLANI, YANİ ALLAH KATINDAN İNDİRİLENİ TAVSİYE EDERMİŞ. Peki, bizler böylemi yapıyoruz, yoksa HAK olanın yanına, doğruluğundan asla emin olamayacağımız rivayetleri de mi ilave ediyoruz, ne deşiniz? Üçüncü olarak Allah’ın biz kullarından, olmazsa olmaz tavsiyesi, BİRBİRİMİZE SABRI TAVSİYE ETMEKMİŞ. Peki, hangi konuda sabredeceğiz burası önemli. Yoksa sana zulmedene, adaletsiz davranana sabret demiyor Rabbimiz. Enam suresi 116. Ayetinde Allah, çok önemli bir konuda bizleri uyarıyor ve ne diyordu hatırlayalım.
“YERYÜZÜNDEKİLERİN ÇOĞUNLUĞUNA UYARSAN, SENİ ALLAH'IN YOLUNDAN SAPTIRIRLAR. ONLAR ZANDAN BAŞKA BİR ŞEYE UYMAZLAR VE ONLAR SADECE YALAN SÖYLERLER.” (Enam 116)
Sanırım her şey çok daha net ortaya çıktı. Allah’ın istediği yolda giden kulları çok azınlık olduğu için, ONLARA ZULÜM YAPAN ÇOĞUNLUK, GERÇEK İMAN EDENLERE BASKI KURUP ZORLUK ÇIKARANLARA KARŞI, ALLAH SABREDİN DİYOR. Çünkü Allah sabredenlerin, sonunda onları mükâfat beklediği müjdesini veriyor. Değerli dostlarım, bizler iman ettik dedikten sonra, öncelikle Allah’ın bizlerden istediği bu özellikleri hayatımıza geçirdik mi? Yani hiç ayrım yapmadan, bu bizden değil demeden, Salih amel işleyip YALNIZ ALLAH KATINDAN GELEN HAK OLANIMI TAVSİYE ETTİK VE SABIRLI OLDUK. Yoksa şu kişi benim gibi düşünmüyor inanmıyor diyerek, onu öteledik dışladık, hakaret etmeyi ona reva mı gördük? Hakkı tavsiye edelim derken, YALNIZ ALLAH KATINDAN GELEN KUR’AN İLE İSLAM YAŞANMAZ DİYEREK, ALLAH’IN KİTABININ YANINA KİTAPLAR KOYARAK, ONLARIDA MI TAVSİYE ETTİK DİNİMİZİ YAŞARKEN?
Eğer bu hataları yapıyorsak, Allah’ın istediği yolu takip etmiyoruz, ziyana uğrayanların safındayız demektir. Hatırlayınız Allah, Resulümde sizler için güzel bir örnek vardır diye, Resulünü örnek gösterir ve Resulü hakkında da Kur’an’da örnekler verir. Peki, Resulün çok dikkat çeken özelliği neydi? Elbette ÜMMİ oluşu. Peki bizlerin, Resulün ÜMMİ oluşundan alacağımız, hiç ders yok mu? İslam’ı mezhep, tarikat ve cemaat eksenli yaşayanlar, Allah’ın Resulünün ÜMMİ oluşundaki gerçekleri ne yazık ki topluma anlatmaktan çekinmişler, hatta işlerine gelmediği için gizlemişlerdir. Çünkü bu gerçek ortaya çıkarsa, onların hükümranlığı sona erecektir.
Hz. Muhammet ÜMMİYDİ bunu Kur’an’dan öğreniyoruz. Ümmi kelimesinin anlamı, KİTAP EHLİNE TABİ OLMAYAN ANLAMINDADIR. Hz. Muhammed Allah’ın indirdiği dinden sapmış, batılı hurafeyi atalar dinini Allah’ın dini diye yaşadıklarını fark ettiğinden, Kitap Ehline tabi olmamış, AMA GERÇEKLERİN SÜREKLİ ARAYIŞINDA OLMUŞTUR. Hz. Muhammet O örnek insan, ASR suresinde, Allah’ın saydığı tüm özelliklerine Resul olmadan önce sahipti. Kur’an Hz. Muhammed’in yüce bir ahlak üzerinde olduğunu söyler bizlere. Bir başka ayetinde onurlu, yardım sever, adaletli, ayrım yapmadan herkese karşı merhametli, kendisi gibi düşünmeyenlere karşı bile saygılı bir insan olduğu örneklerini Kur’an’dan öğreniyoruz. Hatta şura suresi 52. Ayetinde Allah, ümmi oluşuna açıklık getirmek için ne diyordu hatırlayalım. “SEN KİTAP NEDİR, İMAN NEDİR BİLMEZDİN.” SENİ DOĞRU YOLA VAHYİMİZLE BİZ İLETTİK DİYE BİLGİ VERİR. DEMEK Kİ HZ. MUHAMMED, KİTAP EHLİNE TABİ OLMADIĞI İÇİN DAHA ÖNCE NE NAMAZ KILIYORDU, NE ORUÇ TUYORDU. AMA DOĞRUNUN GERÇEĞİN ARAYIŞI İÇİNDEYDİ.
LÜTFEN ŞU GERÇEĞİ GÖZ ARDI ETMEYELİM. ALLAH BATILI, HURAFEYİ ATALARININ RİVAYET VE SANI İNANCINI DİN EDİNEN KİTAP EHLİNİN ARASINDAN KENDİSİNE RESUL SEÇMEK YERİNE, ÜMMİ OLUP SANIYA, RİVAYETLERE SAPMAMIŞ AMA GERÇEKLERİN ARAYIŞINDA OLAN VE ALLAH’IN BİZ KULLARINDAN İSTEDİĞİ VASIFLARA SAHİP BU KULUNU RESUL SEÇMİŞTİR. BU VASIFLARA SAHİP OLAN BİR İNSAN, ELBETTE HAK OLAN GERÇEKLERİ TEBLİĞ ALDIKTAN SONRA, ALLAH’A KARŞI KULLUK GÖREVİNİDE, BATIL VE HURAFEDEN UZAK, EKSİKSİZ YERİNE GETİRECEKTİR.
Allah boşuna, Resulümde sizler için güzel bir örnek vardır demiyor. Demek ki Allah’ın öncelikli bizlerden istediği HURAFEDEN, SANIDAN, RİVAYETLERDEN UZAK Salih ameller işlememiz, yani topluma faydalı olmamız çok önemli. Yine Allah’ın bizlerden istediği ÇEVRESİNE YALNIZ HAK OLANI, YANİ ALLAH KATINDAN GELENİ TASİYE ETMESİDE, İMANIMIZIN OLMAZSA OLMAZ ŞARTI. Zaten Allah’ın Resulü Enbiya 45. Ayetinden de anlaşılacağı gibi, bizleri yalnız neyle uyardığını söylüyordu hatırlayalım. BEN SADECE, ALLAH’IN VAHYİ İLE SİZİ İKAZ EDİYORUM, UYARIYORUM. Tüm bu gerçekleri görmek istemeyene, ne söylerseniz söyleyin fayda etmeyecektir.
Değerli dostlarım, Lütfen yaşadığımız İslam’ı Kur’an ile sorgulayalım. Çünkü bizlere yaşatılan İslam, Allah’ın Kur’an’da emrettiği İslam ile hiç bağdaşmıyor. Bizlere verilen emanet canımızı teslim etmeden, lütfen inancımızı gözden geçirelim ama delilimiz ve kanıtımız lütfen yalnız Kur’an olsun. Çünkü Allah bizlere bir söz vermiş bu konuda ve ne demişti?
Zuhruf 44: ŞÜPHESİZ BU KUR’AN, SANA VE KAVMİNE BİR ÖĞÜT VE BİR ŞEREFTİR, ONDAN HESABA ÇEKİLECEKSİNİZ. (Diyanet meali)
Sizce haşa Allah sözünden dönerde, Resulümü herhalde postacı diye göndermedim, Resulümde benim gibi dinde hükümler koyar. Onun hadisleri de Kur’an gibidir, onlardan da sorumluydunuz der mi mahşer günü? Hatta ben hükmüme hiç kimseyi ortak etmem, diye bizleri Allah uyardığı halde. KARAR SİZLERİN, İMTİHAN SİZİN İMTİHANINIZ. KİME İNANACAĞINIZ VE GÜVENECEĞİNİZ SİZE KALMIŞ. Şunu lütfen unutmayalım, Allah güvenilecek VELİNİZ yalnız benim dediği halde, kendimize güvenilecek VELİLER edindiysek, mahşer günü bu kişilerin saklanacak yer arayacaklarının örneğini de Allah Kur’an’da veriyor. ALLAH CÜMLEMİZİN YARDIMCISI OLSUN İNŞALLAH.