Bu makalemin konusu, Nisa suresi 65. ayet olacak. Bazı kişiler tarafından bu ayet kendilerine kanıt gösterilip, bakın bu ayette Allah Elçisinin rivayet edilen hadislerine de mutlaka uyulması gerektiğine kanıt gösteriyorlar. Önce ayeti yazalım, bakalım Kur’an bütünlüğünde Allah bu ayette kullarını, ne maksatla uyarıyor.
Nisa 65: Hayır! Rabbine ant olsun ki onlar, ARALARINDA ÇIKAN ÇEKİŞMELİ İŞLERDE SENİ HAKEM YAPIP, sonra da verdiğin hükme, içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olmazlar. (Diyanet meali)
Ayetten de açıkça anlaşılacağı gibi, bu uyarı ve ikazlar, ALLAH’IN ELÇİSİNİN YAŞADIĞI DÖNEME AİT BİR ÖRNEK. ALLAH’IN ELÇİSİNİ ARALARINDA ÇIKAN BİR ANLAŞMAZLIK, ÇEKİŞME KONUSUNDA HAKEM YAPTIKLARI HALDE, VERDİĞİ KARARLARA UYMAYAN BAZI KİŞİLERİN DAVRANIŞLARINDAN BAHSEDİYOR VE O KİŞİLER UYARILIYOR, NASIL DAVRANMASI GEREKTİKLERİ KONUSUNDA İKAZ EDİLİYOR. Hatırlatmak isterim, bahsedilenler iman ettiğini söyleyen kişiler. Bunlar kendi aralarında çıkan anlaşmazlıklarda, önce hakem olarak Allah’ın Elçisini kabul ediyorlar. Tartışma konusunda adaletli Kur’an merkezli bir karar verdiği halde, Allah’ın Elçisinin verdiği karara tam bir teslimiyetle uymadıklarını anlıyoruz. Peki, bu ayette Allah, hangi konuda Elçisinin hakem yapıldığından bahsediyor? ARALARINDA ÇIKAN ÇEKİŞME YANİ ANLAŞMAZLIK KONUSUNDA. Detayının önemi yok. Allah’ın Elçisi de Aldığı görev ve yetki ile Allah’ın hükümleri doğrultusunda kararlar veriyor. Yoksa Allah’ın koymadığı bir hükmü verip, dine ilaveler yapmıyor Allah’ın Elçisi. Bu ayet örnek gösterilip, bakın demek ki Allah’ın Elçisinin dini konularda verdiği hüküm, karar Allah katında da geçerlidir. Demek ki Elçinin hadisleri de Kur’an’dan sonra, dinin ikinci kaynağı olduğu anlaşılıyor, diyerek kendilerine zorlama ayetten uzak kanıt yaratıyorlar. Konuyu daha iyi anlayabilmek için, bu ayetin bir öncesine bakalım.
Nisa 64: Biz hangi Elçiyi gönderdiysek, BİZİM BİLGİMİZ ALTINDA KENDİSİNE BOYUN EĞİLSİN DİYE GÖNDERMİŞİZDİR. Onlar, kendilerini kötü duruma düşürdüklerinde SANA GELSELER VE (SENİN HUZURUNDA) ALLAH’TAN BAĞIŞ DİLESELERDİ, SEN DE ONLARIN BAĞIŞLANMASI İÇİN DUA ETSEYDİN, o zaman Allah’ın kendine yönelenlerin dönüşünü (tevbesini) kabul ettiğini ve ne kadar merhametli olduğunu elbette göreceklerdi. (Süleymaniye vakfı)
Bakın Allah gönderdiği Elçilerini, nasıl kontrol altında tuttuğunu söylüyor. “BİZİM BİLGİMİZ ALTINDA, KENDİSİNE BOYUN EĞİLSİN DİYE GÖNDERMİŞİZDİR.” Demek ki Allah’ın Elçisinin yaşadığı dönemden özellikle bahsediliyor ve Allah Elçilerinin vereceği her kararda, ALLAH’IN HÜKÜMLERİ İLE KARARLAR VERDİĞİNİ VE ALLAH TARAFINDAN KONTROL EDİLDİĞİNİ SÖYLÜYOR. Yani Allah’ın Elçileri kendi düşünceleri ile değil, Allah’ın indirdiği hükümleri, ayetleri ile kararlar veriyor. Ayetin devamında, Onlar yani kullarım anlaşamadığı zor durumlarda, sana gelseler danışsalar ve yaptıkları yanlışlıklarından dolayı, senin huzurunda bir daha bu hataya düşmeyeceğiz diyerek ALLAH’DAN BAĞIŞLANMA DİLESELER, SENDE ONLARIN BU HATALARI BİR DAHA ÜMMETİM YAPMAYACAKLARINA ŞAHİT OLARAK, ONLAR İÇİN DUA ETMİŞ OLSAYDIN ALLAH’A, ONLARI NASIL BAĞIŞLADIĞIMI, NASIL MERHAMETLİ OLDUĞUMU ANLAYACAKLARDI DİYOR. Çünkü Allah Elçilerinin yaşarken her anını takip ediyor ve en küçük bir hatalarında onları uyarıp ikaz ediyordu. Allah’ın Elçilerinin bundan dolayı hata yapamayacağı bilgisini de veriyor ayet. Bizlere Elçinin rivayet yolla ulaşan hadisleri, hiç bir kontrolden geçmeden bizlere ulaştığını ve tahrifata, değişime uğrama riskinin çok yüksek olduğunu, lütfen unutmayalım.
Bu ayet üzerinde dikkatle düşündüğümüzde, aslında günümüzde yaptığımız çok önemli bir yanlışımıza da dikkat çekiyor. Allah’ın Elçisi yaşarken bile, onu hakem yaptıkları halde, Kur’an hükümleri doğrultusunda vereceği karara, uymayanların olduğunu anlıyoruz. Günümüzde ise işler tam tersine dönmüş, bizlerin ayrılığa düştüğümüz konuda hakemimiz, delil ve kanıtımız Kur’an olması gerekirsen, Elçiye ait olduğu iddia edilen ama Kur’an’ın hiç bahsetmediği, Kur’an gibi koruma altında olmayan rivayet hadisler delil, kanıt gösteriliyor. Demek ki he şey tersine dönmüş ama bizler farkında bile değiliz.
Dikkatinizi çekmek ve hatırlatmak isterim, bu ayet aslında yapılan çok büyük, başka bir yanlışımıza da açıklık getiriyor. Elçilerde şefaatçidir diye inananlara Allah bu ayette, Elçilerim ancak iman ettiğini bildiği, şahit olduğu doğru yolu seçeceğine söz verdiği ümmetinin günahları için Allah’a dua edebileceğini, başka hiçbir şey yapamayacağına apaçık kanıttır. Lütfen Muhammet 19. ayeti de okuyunuz. Aynı konuya açıklık getiriyor. ALLAH AYETİNDE, SİZLERİ KUR’AN’DAN HESABA ÇEKECEĞİM DİYORDA, ELÇİSİNE SANA İNDİRDİĞİMLE KULLARIMA HÜKMET EMRİ VERİYORSA, ALLAH’IN ELÇİSİNİN DİNDE ALLAH’IN HÜKÜM ORTAĞI OLMASI VE KUR’AN’IN BAHSETMEDİĞİ KONULARDA DA HÜKÜMLER VERMESİ MÜMKÜN MÜ? HALA MÜMKÜN DİYENELRE SÖZÜM YOK. ONLAR TÜM GERÇEKLERİ HESAP GÜNÜ GÖRECEKLER AMA VAKİT GEÇMİŞ OLACAK.
Batıl inançlarını aklamak ve rivayetleri din diye yaşamak isteyenler, ne yazık ki hiç ilgisi olmayan ayetlere öyle anlamlar yüklüyorlar ve doğruluğundan asla emin olamayacağımız rivayet hadisleri, dinin asli unsuru yaparak, hem kendilerini hem de toplumu aldatıyorlar. BU HATALAR ANCAK KENDİMİZİ KANDIRMAKTAN BAŞKA BİR İŞE YARAMAZ, LÜTFN UNUTMAYALIM. Bakın Allah görev verdiği Elçilerinin, ayetleri nasıl tebliğ ettiğini, kontrol ve denetim altında tuttuğunu söylüyor bizlere.
“FAKAT O, ELÇİNİN ÖNÜNDE VE ARKASINDA GÖZETLEYİCİ (MELEK)LER YÜRÜTÜR Kİ ELÇİLERİN, RABLERİNİN VAHİYLERİNİ TEBLİĞ ETTİKLERİNİ BİLSİN. ALLAH, ONLARIN HER HÂLİNİ KUŞATMIŞ VE HER ŞEYİ İNCEDEN İNCEYE SAYIP DÖKMÜŞTÜR.” (Cin 28)
Bu uyarı ve ikazları alan Allah’ın Elçisi ümmetine, Allah’ın vahyi dışında, bunlarda Allah’ın emri gibidir, dinimizin gerekleridir bunlara da uymalısınız der mi? Hatırlayınız Allah Elçisinin ne demesini istiyordu Ahkaf 9. ayette? “BEN SADECE BANA VAHYEDİLENE UYARIM. BEN SADECE APAÇIK BİR UYARICIYIM.” Bu bilgiyi, uyarıyı bizlere tebliğ eden Allah’ın Elçisi, Kur’an dışından tek kelime dine ilave yapabilir mi? Rad 40. ayetinde Allah, Elçisine ne diyordu? “SENİN GÖREVİN SADECE TEBLİĞ ETMEKTİR” Sizce bu uyarıyı Alan Elçi, Allah’ım beni postacı olarak mı gönderdin, bırak bende dine hükümler koyayım demiş olabileceği anlama gelen sözleri nasıl düşünürüz. Bu kadar mı aklımızı kaybettik, bu kadar mı Kur’an’ı terk ettik. Kehf suresi 56. ayetinde Allah Elçilerinin yetkilerini, görev ve sorumluluklarını bizlere açıklarken ne demişti hatırlayalım. “BİZ RESULLERİ, SADECE MÜJDELEYİCİLER VE UYARICILAR OLARAK GÖNDERİRİZ. “
BUNCA AÇIK AYETLERİ TEBLİĞ ALIP, İMAN ETTİĞİMİZİ SÖYLEYİP, ALLAH HÜKMÜME HİÇ KİMSEYİ ORTAK ETMEM DEDİĞİNE İMAN ETTİĞİMİZ HALDE, BİZLER ALLAH’IN ELÇİSİNİN’DE DİNE KUR’AN’DA BAHSEDİLMEYEN KONULARDA, HÜKÜMLER VERECEĞİNE İNANMAYA DEVAM EDİYORSAK, BİZLERİN İMANLARINDA GÜNÜMÜZ TABİRİYLE SÖYLEMEK GEREKİRSE, VİRÜS VAR DEMEKTİR. BU DURUMDA BU VİRÜSTEN KURTULABİLMEMİZ İÇİN, İMANIMIZA KUR’AN İLE FORMAT ATMAMIZ GEREKİR.
Dilerim bu yanlışları yapmayan, rivayet ve sanı bilgilerden uzak, Allah’ın yolundan giden ve yalnız Kur’an’ın ipine sarılan, Allah’ın azınlık sevgili kullarından oluruz.