"Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor, Bir hilâl uğruna yâ Rab, ne güneşler batıyor" Yıl 1915.Milletimiz çok sıkıntılı günler yaşamaktaydı. Osmanlı her cephede savaşmak zorunda bırakılmıştı. Uzun yıllar süren savaşlar nedeniyle ekonomi bozulmuş erkek nüfus azalmış halk bitap düşmüştü. 1820'den beri Osmanlı Devletini yıkma planını uygulamaya koyan Batının sömürgeci ülkeleri; topuyla, tüfeğiyle, en modern deniz araçlarıyla bu necip milleti yok etmeye topraklarını parçalamaya gelmişlerdi. Bunun için Çanakkale Boğazı'nı cebren geçerek İstanbul'a erişmek istiyorlardı. İngiliz ve Fransızlar, sömürgelerinden gençleri toplayarak Türklerle savaşmaya getirmişlerdi. Kendilerine çok güveniyorlardı. Ama bir şeyi unutmuşlardı. O da Türk'ün vatan sevgisi, imanı ve inancı. Bu iman ve güçle atılan top mermileriyle Çanakkale Boğazı'nda yükselen dev dalgalar, Çanakkale'yi geçilmez kıldı. Herkes tarafından bilinsin ki kıyamete kadar da geçilemeyecektir... "Kahramanca savunduk tepeyi, dağı, bayırı Destanın adı Anafartalar, Seddülbahir; Conkbayırı"
Üzülerek belirtelim ki, asil milletimizin yükselmesini ve güzel memleketimizin ve devletimizin ilerlemesini istemeyen güçler, maalesef bilhassa çocuklarımızın ve gençlerimizin, millî ve manevî değerlerden mahrum, geçmişine, tarihîne, kültürel değerlerine yabancı, hatta düşman olarak yetişmelerini arzu etmekte ve bu hususta büyük gayretler göstermektedirler. Şu mısralar, bizlere ne güzel mesajlar vermektedir: "Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı! Düşün altında binlerce kefensiz yatanı, Sen şehîd oğlusun incitme yazıktır atanı, Verme, dünyâları alsan da bu Cennet vatanı!.."
Bu yıl 95. yıldönümünü kutlayacağımız Çanakkale Savaşı Zaferi nedeniyle her yıl yapılan kutlamalar herkes gibi benim için de çok önemli. Türk olarak atalarımla gurur duyuyor, şanlı geçmişimizin gelecek nesillere anlatılmasından mutlu oluyorum.