''Esas, Türk milletinin saygın ve onurlu bir millet olarak yaşamasıdır. Bu esas ancak tam bağımsızlığa sahip olmakla sağlanabilir. Ne kadar zengin ve refah içinde olursa olsun, bağımsızlığından yoksun bir millet, uygar toplumlar karşısında uşak olmaktan yüksek bir konumu hak edemez.'' Mustafa Kemal ATATÜRK
Değerli arkadaşlar;
Bu gün; bu topraklar üzerinde masumiyet değersizleşmiş, ağzını açan hedef haline gelmiş, karanın ak, yalanın gerçek olduğu, adalet doğru ve adil bir şekilde dağıtılmaz olmuştur. Devlet, uyguladığı politika ile halkı ezmiş, emeğin karşılığı alınamaz olmuştur. Siyasi iktidarlar; emeklimizi, köylümüzü, işçimizi, esnafımızı rahat yaşatabilecek çareler aramak yerine şahsi menfaatlerinin ve kendi çıkarlarının peşinde koşmayı amaç edinmişlerdir.
Bu gün iktidar halktan aldığı yetkiyi kendi menfaatlerine kullanır hale gelmiştir. Çok değil daha dün, maliye bakanlığında bir müsteşar sahip olduğu lüks makam aracını beğenmiyor ve senin benim alınterim üzerinden her ay elli bin TL. kira ile daha lüks makam aracı
Kiralatabiliyorsa (20/12/2011 basın haberleri) artık halk için iktidar yok; yalan, talan için iktidar var demektir. İktidar zaman, zaman gözümüzün içine bakarak yaptıkları basit, hazır ifade olan "büyük zorluklar içeren bir coğrafyanın üzerinde yaşıyoruz" ve yine "Değerli halkımızdan daha fazla fedakarlık" gibi yalan, halkı kandırmaya ve gaz almaya yönelik ifadelerle kendi halkını kandırmaktadır.
Sizi bilemem ama iktidarların bu ifadeleri beni iğrendiriyor.
Açık ve net olarak ifade ediyorum ki; Türk milletinin yaşadığı bu coğrafya da Türk insanına zulmetmek için içerisinde insan odaklı olmayan insafsız bir düzen yaratılmış durumdadır. Fakat bundan daha elim ve vahim olan insanımızın bunu görmemekte ısrar ediyor olmasıdır. Doğruları görenler ise susturulmuş yada zindanlara atılmıştır.
Kimbilir belki yakınbir gelecekte benide susturacaklardır
Ne dersiniz?
Çünkü ben;
Haksızlığa, hukuksuzluğa, emeğin gasp edilmesine ve 30 yılı aşkın bitirilmeyen teröre, içten ve dıştan gelen saldırıları görmezden gelip, yan gelip yatanlara, sorunları çözemeyenlere karşı sabırlı ve kanaatkar olmayı kendime yediremiyorum, ve diyorumki, bu düşünce içindeysek, bu durum kendi kendimizi enayi yerine koymaktan başka bir şekilde tarif edilemez diyorum.
Türkiye Cumhuriyeti'nde, Türk insanına kağıt üzerinde hizmet ettiğini söyleyen ancak uygulamada halkına eziyet eden, yaşamından bezdiren bir düzen varsa ki var, ve Türk insanı; ölüm gösterilerek sıtmaya razı edilmiş bir şekilde yaşatılmaya razı ediliyorsa bu ülkenin ve gelecek nesillerin şansının olmadığını bilmenizde fayda var.
İktidarlar değişmiş fakat düzen değişmemiştir. Kapitalist sistem ve yahudi sömürüsü artarak devam etmektedir. Ne acıdır ki; Bizlerin seçtiği siyasi iktidarlar; Küresel sermayenin hizmetkarları olmaktan öteye geçememişlerdir. Bizlere içeride ve dışarıda cematler üzerinden hükmetmeyi kendilerine yol seçmişler ve rotası uzaklarda belirlenmiş, düzenin parçası olmuşlar ve bizleri köleleştirmişlerdir.
Cemaatler ve tarikatler üzerinden oynanan oyuna alet olan son iktidarda kuşkusuz AKP hükümetidir. Küresel sermaye kendileri için seçtiği AKP'yi tarikat ve cemaat koalisyonu üzerinden rolllendirmiş ve sahneye sürmüştür. Devletin temelini çürütmek yapılan var edilen ergenekon, balyoz, vb. içi boş davalar küresel sermayenin bir oyunu olduğu halde, Cemaat üzerinden hareket ederek vatanseverler
hapsedilmiş ve az önce belirttiğim üzre son aşamaya getirilerek oyunun satış kısmını cemaate bağlanmasını düşünmemizi sağlamışlardır.
Bu gün Ergenekon, balyoz davaları ve esaret altında olanların haklı mücadelesi karşında özel mahkemelerin ve silivri mahkemelerinin düştüğü acziyet karşısında bu ülke vatandaşı olarak utanç duymakta olduğumu bilmenizi istirham ediyorum. (silivri davalarını takip edenlerin benimle aynı görüşte olacağını zannediyorum.)
Siyasi İktidar Okyanus ötesinden ABD. nin verdiği rolü kabul ederken, nereye sürüklendiklerini tahmin edemeyecek kadar hırslarına esir olmuş ve bu günkü acı tablonun ortaya çıkmasına sebep olmuşlardır.
İlk Deprem Ismail ağa cemaati ve bu cemaatin halka medya üzerinden kendilerini ve doğrularını dile getiren Cübbeli Ahmet hocayı etkilemiş ve ağır yara almasına sebep olmuşlar, bu sayede de savaşın kolları genişlemişdir.
Küresel güçlerin oyunu olan Gülen harekatı; Tek dilli, tek paralı, tek dinli Tek Dünya Devleti, Dinler Arası Diyalog kurgusu ile İslamın yerine Evangelist-Protostan Müslümanlık karışımı yeni bir din icat etme arzusundadır. Bu kurgulanan dinin aşureleştirilmesi işi de okyanus ötesinde proğramlanmış Gülen'e rol verilmiştir. Dinler Arası Diyalogcu başı rolüne soyunan Gülen; yurt ve okullarında Kelime-i Şahadet'ten Muhammed(s.a.v)i kaldırarak işe başladı. Gülen Kur'an'da ki sertlikleri yumuşatın dedi .. Kendisi okyanus ötesine yumuşamış, pişmiş ve hazırlanmış olarak ön plana çıkarılıyor bu yumuşaklıkla, Allah'lık iddiasında bulunmuş olduğunu bile fark edemiyordu. Öyle ya, peygamberler kendine tebliğ edilen buyrukları insanlara iletmede sadece aracı olurken, Gülen Allah'ın gönderdiği dini bile değiştirme yetkisini kendinde görecek kadar ileri gitmişti. AB. ve ABD. dolayısı ile taşeron Gülen hareketinin talepleri doğrultusunda 2006' ya kadar her cuma Cuma hutbede memur imamlar tarafından okunan Kur'an ayeti olan ''Şüphesiz, Allah katında tek din, İslâm'dır."(Âl-i İmran Sûresi, 19) ayeti 17 Şubat 2006 da 230 sayılı diyanet kararı ile yeniden hutbe proğramı hazırlıyor ve Kuran ayeti yerine bir hadis getiriyor. ve bir daha hutbede okunmuyordu. (Aksini söyleyen ya da düşünen varsa İlk Cuma bunu Memur imama okutsunda görelim.)
Ve yine aynı yılarda camilerde asılı olan Maide Suresi'nin "Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin" diyen 51. ayetinin de kaldırılması yönünde emirler verildiği cami imamlarının uyarıldığı genelgeleri de unutmayınız.
Küresel sermayenin, ABD. ve AB .ile onun taşeronu Gülen hareketinin bu ayetten ne çekinceleri olabilirdi?
'İslam', "selâm" kelimesinden türemiştir. 'Selâm'; 'itaat etmek, boyun eğmek, bağlanmak, barış, esenlik ve kurtuluş' demektir. Dinî literatürdeki anlamı; Allah'a ve O'nun Resulü'ne itaat etmektir. 'Müslüman'; 'Allah'tan başka hiçbir gizli ve açık ilaha itaat etmeyen ve Hz. Muhammed(s.a.v.)'i diğer bütün peygamberler gibi Allah'ın kulu ve elçisi kabul eden bahtiyar insandır. Gerçek "Müslüman"; heva ve heveslerinin esaretinden kurtulup Allah'a teslim olmakla, gerçek hürriyete kavuşan mutlu bir kuldur. İslamiyet; Hz.Âdem'le başlayan ve Hz.Muhammed (s.a.v.) ile kemale ulaşan ve hükmü, kıyamete kadar devam edecek olan ve evrensel olan son ilahi dinin adıdır.
Fakat Küresel sermaye ve bu sermeyeyi oluşturan elit güçler peygamberimizi kabül ediyor ve itaat ediyorumu?
Ne yapıyor?
Tüm dünya halklarının Allah' ve Resulüne değil. Allah' a ve Küresel elit güçlere bağlanamsını ve kul olmasını arzu etmektedirler.
İşte sayılları milyonlarla ifade edilen Ismail Ağa Cemaati ve cemaatin Cübbeli Ahmet hocası, Küresel sermayenin eşek arısı kovanına çomak sokuyor medyada ve her toplantıda İslam dininin ABD ve onun maşası olan Gülen cemaati tarafından yukarıda saydığım örneklerde olduğu gibi İslamı din olmaktan çıkarma gayretlerininin karşısına duracağını açık seçik ifade ediyordu.
Cüppeli cemaatinin bu dik duruşu karşıısnda küresel oyun ülkemizde bir kez daha sergileniyor, Türkiye üzerinde dolaşan kara bulutların dağılmasını bekleyenlerin verdiği mücadeleye karşı bulutların artması için düğmeye basılıyor ve cübbeli İslam'ı ve onun doğrularını savunduğu için operasyona maruz bırakılıyordu. çünkü bu cemaat Okyanus ötesinin ve siyasi iktidarın yanlışlarının daima karşısında olmuştu.
ABD.' ye Yahudi lobisine ve onların temsilcisi olan Gülen gurubuna karşı çıkan diğer birimlerin ve şahısların uğradığı zulme ve adaletsizliğe seyirci kalanlar ve sömürüye aracı olan medya bir kez daha birlik olmuş hep bir ağızdan bağırıyor: "Cübbeli'ye fuhuş operasyonu.. 300 ... kaseti var , ithal kadınlar vs. vs. vs.
Yoksa sizde mi inandınız?
Aslında bu harekat bu cemaate bu yapılan ilk operasyon değildi. Hatırlarsanız fatihte geçmiş yılda camide öldürülen cemaat ileri gelenleri vardı. Neden öldürüldüğü her nedense ortaya çıkarılamadı yada çıkarılmak istenmedi. Bu cemaat ki Fatih'te Yahudiler'in değerinin çok üstünde paralar teklif ederek emlak edinme işlerine taş koymuş, diğer yandanda Fatihin bir Vatikan yapılma arzularına karşı durarak mücadele etmişler Sömürgeci elit tabakanın kirli oyunlarına engel olmuşlardır.
Değerli arkadaşlar;
Sayıları milyonlarla ifade edilen cemaat lideri cüppeli Ahmet hoca bize ters gelse de(ben tarikat ve cematlere sıcak bakmıyorum)bilmeliyiz ki zeki ve islam aşığı bir adamdır. Diğer bazı cemaatler küresel elitin peşine takılmış, dinin değiştirilmesine, yani Müslümanlara açılan savaşa göz yumarken bu cemaat ve Cübbeli sahnelen oyuna çomak sokarak hedef olacaklarını ve bundan dolayı kendisinn ve cemaatinin iftiralara uğrayacağını geçmişte bir çok kez söylemişti. 2010' da bir kaset olayı çıktığında resmi kurumlara kaseti çıkaranları bulun başvurunda bulunmuş ne hikmetse Deniz Baykal örneğinde olduğu gibi kaseti piyasaya sürenler bulunamamıştı.
Dün; sözde Ergenekon, özde ABD.' nin tutsak alma operasyonlarını "Asrın Davası" diye çığırtkanlık yaparak meşrulaştıranlar, bu gün o asrın davası dedikleri kurgulanmış orta oyunlarını seyretmeye bile gitmemişlerdir. Çünkü nasıl kurgulandığını en iyi kendileri biliyordı. Şimdi aynı yaygara, aynı iddialı başlıklar Cübbeli için atılıyor. Küresel sermaye, ABD. ve yahudi masonlarının elinde gönüllü rehin olan Dinler Arası Diyalog yalanının figüranları bir kez daha işe koyuluyor yaygara yaparak Cübbeli'ye yapılan operasyonu meşrulaştırıyolardı.
Değerli arkadaşlar;
Bilinmelidir ki; onlar "Tek Dünya Devleti"ne giden yolun temizlik işçileri. Onlar mazlumu zalime satma ekibi. Müslüman dünyasına açılan savaşta, tek dinli dünya devletinin kurulmasında "Küresel Sermayenin yahudi localarının uşakları ve tutsaklarıdır. Onlar hiçbir zaman güneşi göremeyeceklerdir. Çünkü kendileri karanlık gittikleri yol ise daha karanlıktır ve onlar bu sonsuzlukta yok olup gideceklerdir.....
Aydınlık Günler Sizinle Olsun.
Saygılarımla...
Eyüp Öztürk