Merhabalar değerli dostlar Elimden geldiğince siyasete bulaşmadan hepimizin ortak problemleri ile ilgili yazılar yazmaya çalışıyorum. Çünkü çocukluğumdan beri gördüğüm tanıdığım bi siyaset anlayışı var bizim milletimizin " ya kazan; ya kazan " haklıya haklı demek, güzele güzel demek, sen benden daha iyi yapıyorsun demek, benden daha güzelsin, benden daha iyisin demek zor geliyor bizim milletimize. Bu sebepten olsa gerek bu dünya iki Türk hükümdarına dar gelir sözü. Bizde bu konuyla alakalı fıkralarda vardır bilirsiniz " Cehennem de kazanları sıralamışlar artarda birinde İngilizler birinde Fransızlar birinde Ruslar birinde de Türkler yanıyormuş baş zebani teftişe çıkmış. Kazanları teftiş ediyormuş. Bakmış ki her kazanın başında bi zebani kazandan çıkmaya çalışanları elinde ki üç dişli sopasıyla tekrar kazana itekliyormuş. Fakat bi kazanın başında hiç kimse yokmuş. Merak edip sormuş diğer zebanilere - her kazanın başında bir zebani var bu kazanın başında neden yok? Cevap vermiş oradakilerden biri. - efendim o kazanda Türkler var biri çıkmaya çalışsa da aşağıdan biri çeker çıkmasını engeller." Beğenseniz de beğenmeseniz de artık bir liderimiz var? Ve neredeyse tek başına bu milletini %50 sinin oyunu almış. Ülkemiz dışında ( Eski Osmanlı toprakları üzerinde kurul muş devletlerin milletlerinin gönlünde) Sultan olmuş. Gittiği her ülkede karizmasıyla ülkemize bakış açısını değiştirmiş bir lider. Kıskanmayı bırakalım artık. Bu Başbakan benim milletimin başbakanı diyelim. İnanın bu sizlerin de işini kolaylaştıracak. Hep muhalefette kalmak yapılan her şeye sırf muhalif olarak bakmak hakikaten yorucu olmalı. Sözü getirmek istediğim nokta aslında şu: siyaset mükemmeli arayıştır bence. Şu an bizi yönetenlerin her şeyi çok iyi yaptığı, mükemmel bir idari sorumluluk içinde oldukları tabi'i ki iddia edilemez. Fakat benim anlamadığım nokta şu yazdığım son yazı PKK ile ilgili bir öneri veya içsel bir fikir paylaşımıydı. Bu yazıdan hareketle sözün yine hükümete getirilmesi, hükümeti hemen her zemin ve şartta yerme çabasında olanların varlığını hatırlatacağını düşünmemiştim. Saygı değer büyüklerim eğriye eğri - doğruya doğru deme olgunluğunu kazanalım artık. Ben 36 yaşındayım 13 yıllık öğretmenim mesleğe başladığım yıl maaşlarımızın verilmeme ihtimalini konuşuyorduk öğretmenler odasında, hatta memurlardan ek kesintiler söz konusuydu. Allah aşkına elinizi vicdanınıza koyun şimdi ne haldeyiz. İstanbul'a ilk geldiğim yılları hatırlıyorum. Millet musluk başında su nöbeti tutuyordu. İlçelerin merkezlerinde çöp dağları vardı, Haliçe bırakın gezmeye gitmeyi yanından tesadüfen bile geçmeyi istemezdik. Bi devlet dairsine işimiz düştüğünde en aşağı memurdan bile azar yediğimizi günleri ne çabuk unuttunuz. Şimdi memnun olmadığınız anda şikâyetinizi yapıyorsunuz. Şikâyetçi olanların çoğu köşeyi döndü. Yazar kasa fırlatan esnaf geçenlerde medyada yer aldı üçüncü dükkânını açıyormuş. Antalyadaki çiftçi Allah razı olsun diyor başbakanımızdan. Bunlar neden sizin dilinizde yer almıyor. Neden bu haberleri görmek istemiyor kulak ardı ediyorsunuz. Benim bi önceki yazımın konusu bu olmamasına rağmen değinmek zorunda kalıyorum. Gelelim askeri meselelere askere giden ve hakikaten askerliği bir Türk olarak seven ve benimseyen biri olarak bu söylediklerimi yazacağım. Eyup abi elli yılını bu vatana hizmet etmeye vermiş askerlerden bahsetmişsiniz. Çok merak ediyorum o elli yılı nasıl geçirmiş bu adamlar. Hakikaten görevlerini layıkıyla yapmış olsalardı bu durumda olurlar mıydı? Ben bu milletin kadir şinaslığına büyük inanç taşıyorum. Eğer layıkıyla yapmış olsalardı mesleklerini, bu yıl ki milletvekilliği seçilerinde bağımsız aday olan generallerden biri oy patlamasıyla seçilirdi. Aldığı oylar parmak hesabıyla bile toplanacak kadar. Demek ki elli yıl boyunca bu memleketin ekmeğini yemiş suyunu içmiş bu millete göbeğini kaşıyan adam gözüyle bakmış, dini değerleriyle hemen her fırsatta alay etmiş, huzuruna gelen vatan evlatlarını eğitimli tecrübeli teröristlerin kucağına aslan kafesine atılmış kuzular gibi servis etmiş adamların vatanseverliğinden bahsediliyor. Artık bu kadarına pes diyorum. Hele hele 20 yıl boyunca okutup büyütüp bu vatana asker ettiğimiz evlatlarımızın yemin törenlerini bile seyredemeyen analar. Eline fitili çekilmiş el bombasıyla şehit olan erlerimiz, kendi döşediğimiz mayınla cennete yürüyen erlerimiz, kendi kurşunumuzla alnının ortasından vurulan erlerimiz, masa başında erlerimizin pis leş kargaları tarafından katledilişini izleyenler, Şehit Muhsin Yazıcıoğlunu, Eyup abi Ben senden rica ediyorum bunları konu alalım. Boş bir şekilde hala Ergenekon'un savunuculuğunu yapmanız bu memlekete ne kazandıracak. Yapıcı eleştiriler bu memlekete çok şey kazandıracaktır. Ergenekon denilen şeyin varlığını inkar etmenin ne gibi bi faydası var anlamıyorum. Şu sözü söylemek çok mu zor " kim olursa olsun vatana ve millete zarar veren cezasını görmeli" bu adamlar zarar vermişler memlekete. Görevleri dışında sorumlulukları dışında hadlerini aşarak işgüzarlık yaparak bu milletin zamanını, emeğini geleceğini çalmışlar. Neyini savunuyorsunuz. Bu kadar da körlük olmaz. Her fırsatta hoca efendiye vurmak milletin pirim kazanma kaynağı olmuş. Fethullah Gülen Hoca efendinin bu millete hizmetten başka ne gibi bir etkisi olmuştur ki. 35 - 40 yıldır Devlet kendi imkânlarıyla acaba bu kadar ülkede bu kadar gönüllü elçi bulabilir miydi? Her fırsatta onu yermek size ancak yerenlerin kendilerini tatminlerinden başka bi şey olmayacaktır. Bence bırakın artık Hocanın yakasını başarısının sırlarını araştırın nasıl oluyor da bu kadar gönülde aksı seda bulabiliyor. Nasıl oluyor da gencecik yaşta insanlar onun bi sözüyle hiç tanımadığı ülkelerde bu milletin davasına hizmet ediyor. Sizin elli yılını bu millete hizmetle iştigal olmuş generallerinizden hangi biri bu kadar gönüllüyü etrafında toplayabilir ki? Merak ediyorum. Eğer emir komuta zinciri olmasa eminim etraflarında kendi aileleri dışında bir kişi bile bulamazlar. Şu an ki savunucuları da kendileri bile inanmadıkları dava da sadece ideolojileri yüzünden bu insanları savunmak zorunda kalıyorlar. Bir zamanlar düzenlenen Cumhuriyet mitinglerini hatırlar mısınız? Hani not korkusuyla üniversitelerden öğrencilerin derlendiği, hani askeriyedeki subayların erbaşların derlendiği, askeri öğrencilerin derlendiği, ekmek arası dönere, bir 50 TL ye kahvelerden adam derlendiği mitingleri hatırlıyor musunuz? Bu ideolojinin sahiplerinin gücü ancak buna yeter. Gönüllerde bir seda bırakmadıktan sonra kuru kalabalıklardan öte gidemeyenler topluluğudur ancak. Bu nedenle savunduğunuz fikir ve düşüncelerde önce gönülleri yapmaya çalışın. Bu millete sadece çobanlığı işçiliği reva görerek fildişi kulelerden yönetmeye çalışarak hizmet edilmez. Bu milletin tarihin en eski sayfalarına kadar sığmayacak şanlı geçmişindeki başarılarını hatırlatarak kendine olan güvenini tazeleyerek gönlünü kazanarak yaklaşmadıkça inançlarına saygı duymadıkça, evladını kendi evladın gibi benimsemedikçe, milleti küçük görmekten vazgeçmedikçe ebediyen muhalefette kalacak, hiçbir zaman doğal yollardan iktişdar olamayacak gönüllerde aksı seda bulamayacaksınız. Bence zamanınızı buna harcayın nasıl olurda bu milletin gönlünü kazanırım arayışlarına girin. Saygı ve sevgiyle selamlar
allaha biat mecburi yapmazsan cezası kesin zaten kacamak yok yunus beyin bahsettigi fani dünyanın kral ve öl öpenleri dünyanın menfaat dünyası oldugu 1000 kişi üzerinden 1 kşinin vampirlik yaptıgını söylüyor
Değerli Kardeşim, Esas olan Vatan üzerine düşünmek, endişe duymak ve yorumlamak Muhaletse ben kendimle gurur duyarım. Şünu iyi bilinizki, siyasi partilerle ticari ve biyolojik yakınlığı yoktur. Kimseye biat etmem, kulluk etmem ve önünde eğilmem, Allahın ve onun resulüne biat eder, yanlızca Allaha kulluk ve secde ederim. Eyüp Öztürk