Top Menu

21 Kasım 2024 Perşembe 

Resimli  Site içi  Google 

ANA SAYFA
Yüz kızarması insana özgüdür!
 
qsw
 
 
 
 
 
 
24 Ocak 2010
HARAMA hiç uçkur çözmemekle övünen" adama, toplumun başına bela olan oğlunu kastederek "Keşke helale de çözmeseydin" demiş Süleyman Nazif!


Bir zamanlar Atatürk'e, 27 Mayıs'a övgüler düzerken ani bir dönüşle; "Çanakkale'de komutanın Mustafa Kemal değil, Liman Von Sanders olduğu", "Lozan Antlaşması'yla 5 milyon kilometrekareden 780 bin kilometrekareye küçülmemizin neresinin başarı olduğu", "(Atatürk'ü kastederek) Zeybek oynamakla çağdaş olunamayacağı" gibi gerçekleri(!) bulup çıkaran, askeri de 'militerler' şifresiyle aklı sıra alaya alan bir yazarın oğulları da, bu anekdotu hatırlatırcasına genetik hasletleri ve asaletleriyle Türkiye Cumhuriyeti'ne, kurucusuna ve koruyucusuna 'taşların bağlı olmasının verdiği güven ve cesaretle' yazılı ve görsel yayın yoluyla saldırıyorlar.

Yüklendikleri misyon ve aldıkları bedelin hakkını vermek için günün modası olan darbe girişimlerini bulup(!) çıkararak ve günlerce gündemde tutarak, yüzlerine vuran iç güzellikleriyle bu ülkede demokrasinin yerleşmesine kendilerince büyük katkı sağlıyorlar! Ne var ki; bir kısım güvenlik, yargı ve istihbarat elemanları ile CIA'nın desteğine, TSK'dan ihraç edilmişlerle henüz içerde sırasını bekleyen ihanet odaklarının hizmetine rağmen her tertipte mutlaka çuvallıyorlar. Çünkü; akıl ve vicdanları mühürlü olduğu gibi askeri bilgi ve kültürleri de sıfıra yakın!

Harp oyunu, plan tatbikatı, seminer, faraziye gibi kavramlardan habersiz, Silivri iddianamesiyle yarışacak kalınlıkta planlar düzecek kadar beceriksiz, askerin böyle iğrenç plan ve tertipleri yapacağına, sonra da yıllarca saklayacağına herkesin inanmasını bekleyecek kadar da idraksizler!

'İçerdekiler'den sağladıkları eski bir belge veya dokümanı teknik olanaklarla zenginleştirirken(!) askeri terminoloji ve usullere uymayan cahilane montajları işin ehli olanlarca hemen fark ediliyor ama onların hedef kitlesi bayilerdeki gazetelerin sadece manşetlerini okuyan ya da işsizlikten TV seyrederek vakit dolduranlar olduğu için, kanıtsız, belgesiz düzmece iftiralarına gerçekmiş muamelesi yapıp kervana katılan tarafsız(!) basın ve medyanın da katkılarıyla infaz timleri halinde zihin bulandırma işlevini olabildiğince sürdürüyorlar.

'KUZULAŞTIRILMIŞ ORDU'

'Üst makamlardan verilen listeye göre' oluşturulan peşin suçlu(!) listesinin oluşturulmasında ise muhtemel taktik şöyle: Varsa, bir çürük eleman ve onun altına/üstüne eklenmiş 'kuzulaştırılmış ordu' planına uymayan kişilikli, yurtsever, yürekli askerler. Sonra gelsin gözaltılar, tutuklamalar, mahkemeler... 14 yaşından itibaren aile özlemi çekmiş, ömrü nöbetler, tatbikatlar, denizde, karada, havada doğal zorluklarla, maddi-manevi yokluklarla geçmiş, cefakâr ve fedakâr insanlar, 'bir kadın memesine memleketi satacak' kadar yüce(!) duygulara sahip 'kiralık müfteri'lerin sıçrattığı çamuru temizlemek için çırpınıp duruyor. Çünkü onlar, insani gelişimini şeklen tamamlamış olanların anlayamayacağı namus, şeref, yüz kızarması gibi erdemlere sahipler. Tek övünçleri olan, vatan bayrağına sarılarak son yolculuğa uğurlanmak ayrıcalığının böyle iğrenç tertiplerle gölgelenmesi ağırlarına gidiyor. Bilinçli vatandaşa gelince, haberlerde, tartışma programlarında aynı senaryolar, aynı maskeli, kadrolu, ödenekli kişiler ve yalanlardan bıkmış, ilgisini, inancını kaybetmiş bir halde 'Artık yeter' diye isyan ediyor ve adeta İzmirli gazeteci, şair Bıçakçızade İsmail Hakkı (Nakid) Bey'in aşağıdaki mısralarını tekrarlayıp duruyor:

"Ne hürriyet, ne istibdâda mâildir dil-i zârım

Hükümetten de, insandan da, dünyadan da bîzarım".

Reşit ÇAĞIN- E.Dz.Kur.Alb.




Facebook'ta Paylaş


    Gönderen : qsw        Tarih : 24 Ocak 2010        Hit : 13432

Yorum Eklemek İçin Üye Olun / Giriş Yapın


Yorum Yazmak İçin Üye Seviyeniz Yetersiz

Lütfen

Üye Girişi Yapınız   Veya  Üye Olunuz

 

Anasayfa  İletişim